Önce 9 Mart 1971'de sol eğilimli (örgütler ve ordunun bir
bölümünün işbirliği yaptığı) bir askeri darbe girişimi...
Ardından 12 Mart'ta gerçekleşen darbe...
Benden bir önceki kuşak (68'liler) ve benim kuşağım için hâlâ sıcak
bir konu.
Fakat tam 45 yıl geçmiş üzerinden.
Neresinden baksanız, yarım asra yakın bir zaman.
Peki ne yapmalı?
Konuyu yakın siyasi tarihimizle özel olarak ilgilenenlere bırakıp
Mart 1971 defterini rafa kaldırmalı mı?
Birileri geçmişe dair sol romantik ezberlerle bugünün gençlerini
zehirlemeye devam ederken bunu yapmak doğru olur mu?
***
Yukarıdaki sorulara cevap aramadan önce bir parçasını aşağıya
aldığım bir tartışmaya dikkatinizi çekmek isterim.
O günler hakkında atıp tutan gençler özellikle baksınlar!
Bizim sol gelenekte "milli demokratik devrim" tezinin bayrak
isimlerinden Mihri Belli ile THKO kurucularından Mustafa Yalçıner
ve İhsan Çaralan çok yıllar sonra oturmuş o günleri
konuşuyorlar.
Şöyle...
"M.Yalçıner- Mısır gibi olacaktı.
M.Belli- Hiç alakası yok.
M.Yalçıner- Bizde de bir Nasır, 2. Kemalizm dönemi (olacaktı.)
Nasıl alakası yok? Biz mi gelecektik?
M.Belli- Tabii, biz gelecektik.
M.Yalçıner- Hangi güçle?
M.Belli- Başka kim vardı ki! Ordu, ordu.
M.Yalçıner- 9 Mart başarılı olsaydı, söylentiye göre Deniz (Gezmiş)
Gençlik ve Spor Bakanı olacaktı.
M.Belli- Yok canım. Dedikodu. Düşmanın çıkardığı dedikoduları
ciddiye almamak gerek. Bize bakanlık falan verdikleri yoktu, böyle
pazarlık yoktu." (Meraklısı ozgurlukdunyası.org'tan tartışmanın
tamamını okuyabilir.)