Belki geç kaldık... Belki çok ağırdan aldık...
Ama nihayetinde öğrenmeye başladık işte!
Kafamıza dank ede ede...
Ve kahrolarak...
Öğreniyoruz.
Belki şöyle de denebilir: Geçmişte gayet iyi bilip de uzun yıllar
boyu unutturulanları şimdi en baştan hatırlamaya başlıyoruz.
Mesela ulusalcıymış, solcuymuş, merkezmiş, liberalmiş, etnik
milliyetçiymiş, enternasyonalistmiş, vur patlasın çal oynasıncıymış
falan...
Bütün bu farkların işin süsü olduğunu; hepsi aynı seküler tornadan
çıktığı için rahatça kol kola girebildiklerini dehşetle fark
ediyoruz.
Dinin lafı geçince ürküp tüyleri diken diken olanla okyanus
ötesinden dizayn edilen muhafazakârların aynı ecnebi ruhun
ortaklığı içinde halka karşı nasıl birlikte cephe alabildiklerini
görüyoruz.
Terörü terör olarak görmeye yanaşmayıp "senin bombacının benim
bombacım" kavgasına girecek kadar canice ve sahtekâr bir rahatlığa
sahip olanları tanıyoruz.
Belki en esaslısı da şu ki...
Herkesin vatanını sevdiğine inanmanın güzel fakat çocuksu bir
saflık olduğunu; vatan düşmanlığının sadece kişisel değil aynı
zamanda toplumsal/ sınıfsal bir hastalık özelliği taşıdığını geç
ama temiz öğreniyoruz.
Canımız yanıyor!
Bu kesin!
Fakat aldığımız derse paha biçilemez.