Tutkunun bir tutkalı vardır.
Zamanla kurur, çözülür, kopar.
Ama nasıl?
Tam nereden?
Yaşarken açık biçimde fark edemeyiz elbette; ama olaylar şöyle
gelişir...
Mesela birine bulaşıcı neşesi ve yaşama sevinci yüzünden
bağlanırsak, neşesini kaybetmeye başlaması mahveder bizi; yavaş
yavaş onun melankolisine katlanamaz hâle geliriz.
Mesela sevdiğimizle aramızdaki
tutkal onun cesur duruşu mudur? Ya şimdi korkak
birine dönüşmüş gibi mi görünüyorsa gözümüze, eyvah!
*** Lafı
uzatmayayım da...
Size sinema tarihinin pek sansasyonel bir
aşk hikâyesini anlatayım, ister
misiniz?
Çok zaman önce yazmıştım, hatırlayan...