Bu ülkede demokrasi neden hep zorlandı?
Neden en küçük aksaklıklarda tökezledi, düştü, yuvarlandı?
Yukarıdaki soruların kafamdaki cevabı bugünlerde iyice
netleşti.
Muhalefetin demokrasinin kurucu unsuru olduğu gerçeğini göz ardı
edemeyiz.
Ama bizim muhalefetimiz başka bir ülkeden ithal edilmiş
gibidir.
Benim kuşağım demokrasi konusundaki günahları hep iktidarlara
yüklemeyi seçmişti.
Memlekete dair uyduruk ezberleri; milleti zerre kadar hesaba
katmayan fikirleritekrarlayıp duruyor ve sürekli mızmızlanmayı
muhalefet etmek sanıyorduk.
Yakınmamız bazen saldırganlaşıyor, bazen de içe kapanmayla
sonuçlanıyordu fakat hiçbir biçimde halka temas etmiyordu.
Bizden sonra da öyle sürdü.
Muhalefeti darbelerle ayakta tutan bir siyasi tarihe sahip oluşumuz
boşuna değildir.
İktidarlara değil, memlekete muhalefet edenlerin sandıktan
çıkamayacaklarını bilmek için kâhin olmak gerekmiyor.
Geçen gün sevgili dostum Bülent Korman "Türkiye'yi zora sokmak
isteyen herkes, bu işe kalkışırken güvendiği ilk şey bu ülkede
kendini muhalif sananlardır" diyordu. Haklıydı.
Örnekler için geçmişe gitmenize gerek yok!
Dün Kılıçdaroğlu'nun düşürülen Rus uçağı konusunda ettiği
sözlere bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.