Şöyle bir kanaat yerleşti:
"Avrupa mı? Hah! Önce kendini kurtarsın!"
Doğru! Fakat klişeler beraberinde rehavet getiriyor.
Rehavet ve kolaycılık.
Avrupa krizde. Avrupa'nın başı dertte. Avrupa'yı daha da sıkıntılı
günler bekliyor.
Hepsi doğru!
Ancak krize girmiş bir sosyal/siyasal yapının, bir ittifakın
"kendini kaybedebileceği" veya yaralı bir hayvan gibi
saldırganlaşabileceği gerçeğini görmezden gelebilir miyiz?
***
Dünkü yazımda Yunanistan'dan ve Çipras kurtarma paketiyle AB'ye
teslim olunca hükümeti terk eden Maliye Bakanı ve çok parlak bir
iktisat düşünürü olan Yanis Varufakis'ten söz etmiştim ya...
Avrupa'nın krizi konusuna onun dikkat çektiği bir noktadan
başlayayım...
İspanya'nın, İtalya'nın, Yunanistan'ın krizinden söz ediyoruz.
Tamam!
Ama biliyor musunuz ki, 2008'de İspanya'nın borçları
Almanya'nınkinden düşüktü. İtalya zaten hep küçük bütçe açıklarıyla
idare eden bir ülkeydi.
Yunanistan borç ödeyebilir durumdaydı.
Ne oldu peki?
"2008'de küresel canavar (minotor) devrildi, Wall Street paraları
uçurdu ve krizi Avrupa'ya ihraç etti" diyor Varufakis.
Buraya mim koymak, olup biteni anlamak için buradan
başlamalıyız.