Galiba artık "insan"dan konuşmaya dönmenin zamanı geldi de geçiyor.
Biraz da benliğimizden, "hazır giyim" kimliklerimizden, hayallerimizden ve hayal kırıklıklarımızdan...
Sosyal medya yüzünden garip biçimde sosyalleşen arzularımızdan...
Gövdemize bir "yer" ve ruhumuza bir "yuva" arama yolunda bitkin düşüşlerimizden konuşsak iyi olacak.
Güncel politika yazmak ve okumak gibi heyecanlı, çatışmalı, tartışmalı olmuyor tabii, ayrı!
Fakat toplumsal kazanç ve kayıplarımızın gündelik hayatımızın mikro iktidar alanlarında filizlendiğini ve bu meseleyi son yıllarda çok ihmal ettiğimizi inkar edebilir miyiz?
Şu an parmaklarım klavyenin tuşlarına basarken kendi kendime söyleniyorum...
Okuduklarınız bundan ibaret.
Mesela şimdi hatırlıyorum da...
Eskiden yaz mevsimi geldi mi, bu köşede sık sık farklı sosyal kesimlerin bu mevsimi yaşama biçimlerinden ve her kesim için taşıdığı güzelliklerden söz açardım.
Gelişini burada övgülerle karşılar; "Yaz, ellerimizden tut, ısıt içimizi!" diye seslenirdim ve her gidişinde TNK'nın şarkısını paylaşırdım: "Belki de saklarız onu/ Kalbimizde bir delik açar gibi/ Belki denize ulaşır içimizdeki nehirler bir gün/Yine yazı bekleriz..." *** Sonra ne oldu?
İlk mide bulantım, tekneleriyle Yunan adalarının kıyılarına demir atanların uzaktan attıkları tvitlerle yoksul halk çocuklarını kışkırttıkları Gezi zamanı başladı.
Nedense bu iki yüzlü pislik tutumu yaz mevsimiyle özdeşleştirdim.
Sonra "güne tatilini pozitif geçirmiş, keyfi gıcır insanların tebessümü ile başlayacaktım ama nafile, herkes yine gergin!" laflarıyla aklı sıra politika yaptığını sanan medyacılar yüzünden bulantım arttı.
Derken...
Yaz mevsiminin üzerine arsız bir tüketim hırsıyla saldıran tipler türedi her yerde...
Her şey birkaç yıl içinde olup bitiverdi sanki.
Herkese sımsıcak gülümseyen bir mevsim tatil hırsının hoyratlıklarıyla perdelendi.
Neşesini çoktan kaybetmiş bir eğlence arayışı, gösterişçilik ve onu takip eden eziklikleri uzaktan da olsa gözlemlemek bu güzel mevsimle aramı açtı.
Bunları konuşmak gerek mesela..
İnsan olarak yenildiğimiz yerleri..
Derinden derine hep birlikte çözülüşümüzü yani...