Norveç'e komşu falan olaydık...
Ortadoğu bize coğrafi bakımdan uzak, kültürel bakımdan yakın,
psikolojik bakımdan egzotik bir bölge olsaydı hani...
Rusya'yla bütün derdimiz, "yahu Kuzey kutbuna füze yerleştirmeye
kalkışmak neyin nesi?" türünden sorular çerçevesinde
kalsaydı...
İran geçmişte şairlerini, yakın zamanda sinemacılarını
sevdiğimiz epey uzak bir ülke olsaydı...
Suriye yanı başımızda değil de, tv ekranlarında izlenen bir
felaketin adı olsaydı sadece...
Ve öylesine serin bir coğrafyanın sakin siyasi
ortamında Kılıçdaroğlu yine ana muhalefet liderliği
yapsaydı...
Mesela "diktatör bozuntusu" dediği Cumhurbaşkanı hakkında
"Tutturmuş illa başkanlık! Olamayacaksın kardeşim, bir kere bunu
bil!" açıklamasını yaptıktan bir gün sonra tv'de herkesin gözünün
içine bakarak "bizim meselemiz şahısla ilgili değil, başkanlık
sistemine karşıyız" deseydi yine...
Mesela büyük kentlerde bir terör saldırısı önlenince (geçenlerde
TBMM grup toplantısında yaptığı gibi) "O insanlar hangi atmosferde
buraya geldi? Bu atmosferi onlara kim sağladı? Nasıl oluyor da
Ortadoğu geleneğinde olan bir olay 21. yüzyılın Türkiye'sinde
yeşermeye başlıyor? Karamsarlığı yok etmek istiyorsak soru
soracağız" falan diye konuşsaydı...
Soğuk siyasi atmosfere renk gelir; ortam azıcık ısınırdı.
Tutarsızlıklarını, tuhaf mantık silsilesini ve liderliğinin
başından beri sarf ettiği demode fikirlerini mizah malzemesi yapar
azıcık eğlenirdik.
Hatta ona partide liderlik yolunu açan kaset olayında bit
yeniği aramaz, partisi için bir talihsizlik sayar, geçer
giderdik.
Yalan mı?