Pazar notları:
Son zamanlarda pek sık görülen bir yalnızlaştırma stratejisi: "Her zaman yanındayız!" Şöyle oluyor: O kişiye karşı saldırılara çıt çıkarmadan ve savunmak için kılını bile kıpırdatmadan fakat hep yanında duruyorsun.
***
Son zamanlarda sık görülen ya özel mesajla ya da kısık sesle iletilen türde bir hak verme/haksızlığı örtme biçimi: "Birinin bunu söylemesi gerekiyordu, sen söyledin, helal olsun!" Madem öyle, sen niye söylemedin, niye sen de söylemedin?
***
Sosyal medya sonrası gelişen kaçış, terk ediş, egosantrik kayıtsızlık ve konformizm çizgilerine bir örnek: "Beni öldürdüler!" "Hiç haberim olmadı." "Oysa ortalık ayağa kalkmıştı, nasıl haberin olmadı?" "Gündemle ilgilenmiyorum."
***
İstihzanın konformizmi öldürücüdür. Bakanı da, bakılanı da ağır ağır öldürür.
***
Tadını çıkart, keyfine bak... Herkes birbirine böyle diyor. Peki "değerini bil" diye tavsiyede bulunan var mı? Mesela güzel bir yemeğin tadını çıkartanlardan geçilmiyor ama yediğinin değerini bilene rastlamak ne zor! Hep gülümsüyormuş gibi görünen yüzler bile nasıl bu kadar çabuk buruşuyor, nasıl hızla ekşiyor sanıyorsunuz? Değerin bilinmediği yerde tat kısa sürer, keyif ise huzursuzluğun eşiğindedir ama gel de anlat bunu!
***
Bir dönem medya yoluyla sürekli beynimize işlenen "içinizdeki çocuğu öldürmeyin" tavsiyesine kulak asıp bir türlü büyüyemeyen kuşaklar çıkardık. Zekayı mizahtan, düşünceyi geyikten ibaret gören; iş hayatını okul imtihanı sanan; bezgin, canı sıkılan, odaklanamayan ve bencil bir sürü genç insan...
***
Evlerin kapısı pek çalınmıyor artık. Evin kozasını kıran şey gece yarısı ansızın çalmaya başlayan telefonlar.
***
Bağlanmayı alıyorlar elimizden. Güzel bağlılıkları... Yerine kala kala "bağımlılıklar" kalacak. Yıkılıp gideceğiz.
***
Bağlılık, ihtiyaca değil, tercihe dayanır. Sevgidir. Sevinci terk etmemiş sevgi.
***
Bilmem, İzmir Kemalpaşa civarında hala o otobüs durağı var mı? Ne güzeldi adı: "Kırık zeytin durağı."