Garson soruyor: "Çay mı abi?" Hep çay istememe alışmış. "Yok", diyorum çantamdan bilgisayarımı çıkartırken; "bugün yalnız olacağım, önce bir kahve getir!" (2012'de bir defterin kıyısına bunu not düşmüşüm. Bildim bileli, yalnız kalmak veya "yalnız hissetmek" ile kahve içmek arasında bir bağ kurarım. Hatta mis gibi bir kahve kokusu "güzel yalnızlık" anlarına bir çağrı gibidir.)
*** Peki, iyi güzel de, "kırk yıl hatırı olan" kahve neyin nesidir?.. Eskiler başkaymış, deyip geçebilirim. Ya da bu deyimle ilgili meşhur yeniçeri hikâyesine dönüp bir daha bakabiliriz... Ama bana sorarsanız, bu gelenek çayın başlattığını taçlandırmaya ve nihai uzlaşmaya işarettir. Çay söze katıktır, kahve kalbe ikramdır. Kahve tamamlar, kucaklar. Hatırı ondandır.
*** Nobel Edebiyat Ödülü'nün kimi zaman taşıdığı siyasi imaları ve medyadaki sınırlı etkisini bir yana bırakırsanız, hakiki bir değeri yok. Bu gerçek Peter Handke'ye verilen 2019 Nobel'i için de geçerli. Ama şu noktaya mim koymak gerek: Avusturyalı yazar Handke, Uluslararası Adalet Divanı tarafından yargılanıp mahkum edilmiş Sırp Kasapları Miloseviç ve Karaciç'i hapishanede ziyaret etmiş biri... Şimdi sormayalım mı; İsveç Akademisi'nin kaknem üyeleri niye durup dururken Handke'yi seçtiler?..
*** Bizim okurumuz, yanılmıyorsam, Peter Handke'yi ilk olarak "Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi" başlıklı kısa anlatısıyla tanımıştı. Müthiş bir adı vardı kitabın. O kadar ki, ne yapar eder, bu cümleyi konuşmalarımızın arasında geçirirdik. Ama okuyunca, hayal kırıklığına uğramıştık. Çünkü k...