Dün yılın ilk çeyrek büyüme verisi açıklandı ve Türkiye ekonomisi bu dönemde önceki yılın aynı çeyreğine göre %7,4 oranında bir gelişim kaydederek dünyanın önde gelen güçlü performanslarından birini sergiledi. Doğrusu eldeki veriler de bu dönemde sağlam bir GSYH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) verisi göreceğimizi ima ediyordu. Bununla birlikte iktisadi aktivitenin hareketliliğini ortaya koyan Ç1 verilerine, içeriği iyi anlamak amacıyla yakından göz atmakta fayda var.
Bu bağlamda öncelikle arz perspektifinden bir pencere açmak isterim. Zira hangi sektörlerin büyüme hikayemizi desteklediğini ve bunun ne kadar dengeli bir resim ortaya koyduğunu görmek gerekir. Salt büyüme hızlarına baktığımızda, ulaştırma, ticaret, konaklama ve lokanta grubundan sanayiye kadar çeşitli sektörlerde ağırlıklı olarak güçlü rakamlar kaydedildiği bir gerçek. Dolayısıyla bu dönemde de sektörler geneline yayılmış bir üretim ve haliyle GSYH artışından söz etmek mümkün.
Bu kapsamda %7,4’lük büyüme hangi kategorilerden ne kadar beslenmiş diye hesaplar isek, hizmet lokomotifinin 4,3 puanla yine başrolde olduğunu ifade edebiliriz. Öte yandan sanayi üretimi de ilk çeyreğe sağladığı 1,9 yüzde puanlık katkıyla, öncü göstergelerin evvelden işaret ettiği sağlam performansını kanıtlar nitelikte… İnşaat sektörü ekonominin Ç1 hızına 0,5 puan armağan ederken, tarım bu tabloya 0,1 puanla iştirak ediyor.
Tam bu noktada büyümeye talep yaklaşımıyla bir diğer pencereden bakalım. Nitekim bilindiği üzere iç ve dış talebin ekonomik tempoya ne derece ve mahiyette hız kattığını anlamak önem taşıyor. İşte %7,4’lük gelişimi bu açıdan değerlendirdiğimizde iç...