Yarın 15 Temmuz... Menfur darbe girişiminin üzerinden hem hızlı hem de upuzun bir yıl geçti. Bu süre içinde memleket bin bir sorunla yüzleşirken, ekonomiye yansımalar da haliyle kaçınılmaz oldu. Aslında bu süreç bir bakıma, kanaatimce Türkiye ekonomisi için meşakkatli bir imtihan niteliğinde de oldu. O halde bugün geldiğimiz noktada, geçirmiş bulunduğumuz şu zorlu 1 senenin ekonomimiz adına nasıl sonuçlar doğurduğunu ve bize neler gösterdiğini gözden geçirmekte fayda var diye düşünüyorum.
BEKLENTİLERİ ZEDELEDİ
Öncelikle altını çizmek gerekir ki; 2016 yılı, darbe girişiminin yanı sıra terörden jeopolitik sıkıntılara kadar farklı olumsuzlukları da içeren fırtınalı bir dönemdi. Hatta dünya ekonomisindeki tatsızlıkları ve dalgalanmaları da işin içine katarsak, bu dönemde ekonominin başına çorap örmeyecek dert adeta yoktu. Elbette darbe girişiminin etkisi ise, bunların en ağırı oldu. Nitekim yaşanan şok ilk etapta azimle bertaraf edilmeye çalışılsa da, kısa sürede belirsizlikleri de barındıran bir güven zedelenmesi yarattı. Gerek iç gerekse dış ekonomik oyunculara sirayet eden bu psikolojinin, ister istemez ekonomiyi aşağı çektiğini de her beraber gözlemledik, yaşadık. Bu bağlamda 2016’nın ikinci yarısında baş gösteren düşüş de, bunun işgücü piyasasına yansımaları da açıkçası canımızı epeyce sıktı.
SAĞLAM VE ESNEK
Böylesi bir ortamda hükümetin yapmış olduğu girişimlerin ise, ekonomiyi ayağa kaldırmak açısından faydalı olduğu inkâr edilemez. Bu kapsamda daha önce de çokça ifade ettiğim gibi, ekonomi geneline yayılan eşit bir canlanmadan bahsetmek zor olmakla beraber, 2016’nın son çeyreğinde eksiden artıya yeniden taşınan bir büyüme hızı görmüş olduk. Hatta 2017’nin ilk çeyreğinde, dış ticaretteki toparlanmanın da katkısıyla daha da güçlü bir gelişim sergilediğimizi biliyorsunuz. İşte bu bağlamda, Türkiye ekonomisinin sağlam ve esnek bir yapısı olduğunu bir kez daha gördüğümüzü düşünüyorum. Bununla birlikte, yola daha sağlıklı bir bünyeyle devam etmemiz ve kamu desteğinin indirgendiği bir ortamda dahi başarabileceğimiz bir kıvama kavuşmamız gerekliliği de açık ve net... Bu noktada ayrıca, kapsayıcı ve kaliteli bir büyümeyi hissetme ve yaşama ihtiyacımız olduğunu da defaatle eklemek gerek.
İSTİKRARIN HER ÇEŞİDİ