24 Kasım tarihli Mesafe ve Sinyal başlıklı yazımda, Avrupa ile ilişkileri ele almış ve Türkiye’nin batıdan kopması şeklinde tarif edilerek algıyı bozmaktan başka hiçbir işe yaramayan yansımalara itibar etmemek, ettirmemek gerektiğini vurgulamıştım. İhtilaf ve hayal kırıklıklarının mevcudiyetinde önemli olan ise, geçmişten bugüne gelen bağların anlamını bilmek ve samimi bir iletişim içinde olmaktır diyerek de sadede varmıştım.
İşte Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz Cuma günü yaptığı Fransa ziyareti de, bu minvalde anlamlı bir gelişme oldu. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un davetiyle gerçekleşen görüşmelerde, bilindiği üzere iki ülke çeşitli konularda el sıkıştı. Türk Hava Yolları ile Airbus arasındaki iyi niyet beyanının yanı sıra, özellikle Fransa-İtalya ortak konsorsiyumu Eurosam ile imzalanan uzun menzilli hava ve füze savunma projesine dair anlaşma, ilk cümlede geçirdiğim ve NATO’ya da kanatlarını açan son dönem fısıltılarının çarptığı bir mesaj oldu. Ayrıca Türk Eximbank ve Bpifrance Assurance Export arasındaki işbirliği anlaşması da, ziyaretin bir diğer ekonomik boyutunu oluşturdu.
FRANSA CANLANIRKEN
Bilindiği üzere, Fransa önde gelen ticari ortaklarımızdan… Son halini yakında göreceğimiz 2017 dış ticaret verilerine göre, iki ülke arasındaki toplam ticaret hacmi tahminen 14 milyar doları henüz aşmış bir seviyede. Hedef ise, 20 milyar Euro… Fransa ayrıca, Türkiye’deki yabancı yatırımlar anlamında da, öne çıkan ülkelerden. Ülkemizde çok çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ve mevcut sayısı 1.500 kadar olan Fransız firmaların ekonomimizdeki varlıklarını artırması da, ilgili hedeflerden. Elbette burada Türk firmaların da, Fransa ekonomisine katkısı söz konusu…
Fransa’nın ekonomisi malum, kriz sonrası dönemde zor bir nekahet dönemi geçirdi. Özellikle 2017 yılında Avrupa genelinde şahit olduğumuz toparlanma sürecinde ise ekonomi, kıpırdanan ortama ayak uydurduğunu gösterdi. Projeksiyonlara göre geçtiğimiz yıl %1,8 oranında reel GSYH artışı kaydeden Fransa, böylelikle 2011 sonrası en başarılı performansına ulaşmış oldu. Tablodaki bu olumlu gelişmede ise, 2017’de özellikle yatırımların canlanmış olması rol oynadı. Ülke aynı dönemde ihracatın da hareketlenmesinden faydalanırken, ithalatın da yerinde durmadığını not etmekte fayda var.
Buna ek olarak, ülkede uzun süre %10-11 bandına takılan işsizlik oranının söz konusu ortamda yeniden tek haneye indiğini gözlemledik. Böylece 2011 sonrası en düşük işsizlik oranını elde eden Fransa ekonomisi, %9-10 bandında seyreden durumun yatırımlar ve reformlarla daha da iyileştirilmesini bekliyor. Bu noktada ise, Macron’un iş başına geldikten hemen sonra vergi ve istihdama yönelik olarak birtakım adımlar attığını biliyoruz. Bu reformların da, iktisadi faaliyetin canlandığı mevcut ortama çeşitli açılardan ivme kazandırması bekleniyor.