Bugün, Kasım ayında Mesafe ve Sinyal başlıklı yazımda detaylı ele aldığım AB ile ilişkiler mevzuundan bir kupleyle başlayayım: “Yılların ördüğü güçlü ağların bir kazan-kazan durumu ortaya çıkardığı, iki taraf için de inkâr edilemez bir gerçek. Bunu kaybetmeye dair bir niyet de, ben henüz görmedim”.
O vakit gerçekleştirdiğim Brüksel temaslarının da çıktılarıyla beslediğim ilgili görüşlerde, iletişim kanalıyla karşılıklı doğru sinyaller vermenin önemine değinmiş ve yapılacak yüksek düzeyli diyalog toplantılarının gerçekle algı arasındaki mesafeyi kısaltmak için anlamlı olacağını belirtmiştim. Bu bağlamda ilgili Bakanlarımızın gerçekleştirdiği söz konusu görüşmeler oldukça verimli geçerken, müspet çabaların katkısıyla yumuşayan ortamın bir meyvesi olarak geçtiğimiz gün gündeme düşen Türkiye-AB Zirvesi haberleri epeyce ilgi uyandırdı.
Buna göre; AB Konseyi Başkanı Tusk, AB Komisyonu Başkanı Juncker ve AB Konseyi Dönem Başkanı Bulgaristan Başbakanı Borisov, 26 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Varna’da bir araya gelerek liderler düzeyinde bir görüşme yapmayı teklif etmiş bulunuyor. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanımız'a iletilen mektupta da ima edildiği üzere, 2017 Mayıs ayında Brüksel’de yapılmış olan ortak toplantı, bu girişim için başlıca referans noktası... Ve akabinde ekonomi, ulaştırma, terör gibi başlıklarda işbirliği için gerçekleştirilen üst düzey diyalog toplantıları da, karşılıklı niyeti tasdik etmiş bulunuyor.
Bu kapsamda Türkiye’nin AB üyesi ülkeler ile geliştirdiği ilişkilerin memnuniyetle karşılandığına yer verilen mektupta, zirveyi bir fırsat kılarak ortak menfaatleri gözetecek şekilde nasıl ilerleneceğini istişare etmek üzere bir araya gelinmesi öneriliyor.
EKONOMİK BAĞLAR
Hayal kırıklıklarıyla döşeli Türkiye-AB hikayesinin en pozitif bölümü, belki de her daim ekonomi… Bilindiği üzere gelinen noktada Avrupa, Türkiye için vazgeçilmez başlıca pazar. Keza AB ekonomisi için de Türkiye, önde gelen partnerlerden. Nitekim AB-dışı toplam ticaret hacminde, bölge ekonomisi için 5 numaralı konumdayız. Sadece ihracat açısından bakıldığında ise, 4 numara…