Geçen hafta bu köşede, ABD Kongresi’nin ellerinden şu hasımlara karşı çıkan yasa tasarısını ele almıştım. Bu kapsamda, Trump’ın mırın kırın imzaladığı metnin konu aldığı üç aktörden Rusya ve Kuzey Kore’ye ayrı ayrı değindiğimi hatırlarsınız. Hazır konu ilerlemişken, zikredilen 3. hasım da eksik kalmasın diyorum. Nitekim ilgili kanundaki yaptırımlarla yeniden azarlanan İran ve ekonomisine sirayet nasıl olacak, bir bakmakta fayda var.
SİLAH KAPASİTESİ
Öncelikle söz konusu kararın nelere takıldığını hatırlayacak olursak, İran’ın silah(lanma) kapasitesi elbette hala başlıca kaygılar arasında yer alıyor. Nitekim yasa, ülkenin gerek konvansiyonel gerekse kimyasal ve biyolojik silah gücünün ne olduğunu ve nerelere varabileceğini değerlendirmek gerektiğinin altını çiziyor.
Bu çerçevede, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın istikrarını bozduğu iddia edilen İran etkisinin sınırlandırılması amacı güdülürken, özellikle balistik füze ve kitlesel imha silahlarının geliştirilmesine engel olma gayesi şiddetle devam ediyor. Ve söz konusu kapasitelerin geliştirilmesine, üretilmesine, taşınmasına katkıda bulunmayı aklından geçirenlere yaptırım uyarısı genişletiliyor. Bu kapsamda, varlıkların bloke edilmesinden ABD’den kapı dışarı edilmeye kadar çeşitli cezalardan bahsediyoruz.
DEVRİM MUHAFIZLARI
Silah araç ve sistemlerine karşı ambargo bir yana, terörizme ve balistik füze programına destek verdiği gerekçesiyle, Devrim Muhafızları’na (IRGC) dair kurgulanan yaptırımlar da kanunda başlı başına bir madde olarak göze çarpıyor. Üstelik bu kez dikkat çeken nokta, Kongre’nin Devrim Muhafızları’nı terör konusunda sadece QF (IRGC-Quds Force) kolu üzerinden değil de, toptan topa tutması…