Karar Gazetesi'ne geçtikten sonra hem Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a hem de AK Parti'ye karşı eleştiri yazılarının dozunu
giderek artıran Elif Çakır, dün “AK Parti nereye doğru
gidiyor?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yazısında "Erdoğan ve arkadaşları, bize böylesi bir
Türkiye vaad etmemişlerdi" derken, Atatürk ve tek
partili döneme dair bir olayla bugünü özdeşleştiriyor ve aslında
bunun üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a diktatör göndermesi
yapıyor.
Erdoğan'a diktatör diyenleri zamanında yerden yere
vuran Elif Çakır'ın bu muhteşem "dönüşünü" neye
yormalıyız sizce?
Oraya geleceğiz ama öncesinde "Son dönemde,
muhalefete, eleştiriye hiçbir tahammülü olmayan "tek parti"
dönemini anımsatan olayların bugün yaşanıyor olması... Beni geçmişe
'tek parti' dönemine götürdü" sözlerine bir
bakalım.
Çünkü Elif Çakır'ın bu yazısı da beni geçmişe götürdü. Ama öyle
1900'lü yıllara falan değil, birkaç sene öncesi kadar yakın
geçmişe.
Misal Elif Çakır, 2013 yılında Erdoğan için benzer
eleştirilerde bulunan Murat Belge'ye şunları söylüyor Star
Gazetesi'ndeki köşesinden:
"-Bu ülkede askeri vesayeti bitiren, tek parti döneminin açtığı
yaraları sarmaya çalışan 'bir adamı' diktatörlükle itham etmenin,
itibarsızlaştırmanın ne demokratlıkla, ne liberallikle
bağdaşmayacağını söyleyebilirim.
-AK Parti'yi 'dönem dönem savunmuş' olmanın arkasına sığınarak, kendisine çizdiği 'meşruluk' çizgisi içerisinde çok sinsice yazılar yazıyor.
Bir taraftan Erdoğan'ı diktatörlük çizgisine oturturken, diğer taraftan da kendisini merkez sağ parti olarak tanımlayan AK Parti'yi marjinalleştirmeye çalışıyor.
Erdoğan'ın son dönemlerde tavır değiştirdiğini ve yeni bir
kılığa büründüğünü, o büründüğü yeni kimliğin ise örgüt militanının
ya da sokakta, meydanda sert içerikli slogan atan kesimin
ihtiyaçlarına cevap verdiğini anlatıyor.
-Otoriterlik tutmazsa itibarsızlaştırma vereyim yazıları
döktürüyor."