Ertuğrul Özkök'ün "Dombıra çalarken vals yapmak" yazıma "Bacım" diyerek yaptığı itirazları keyifle okudum.
Yalnız yazımın bir mağduriyenin günlüğüne dönüşmesine de şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Zira niyetim mağduriyet yapmak değil bir dönem Atatürkçülük adına yapılanların bendeki algısını ortaya koymaktı. Hayır, mağduriyetlerden bahsedecek olsam inanın çok daha ağır cümleler kurardım.
Baştan söyleyeyim ki Özkök'ün
"İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Hayat bayram
olsa..." temennisine sonuna kadar
katılıyorum.
Ve elbette başımızdaki örtüden dolayı artık mağdur
değiliz.
Fakat hatırlatmak isterim ki bu mağduriyeti ortadan kaldıran
Ertuğrul Özkök'ün de ifade ettiği gibi muhafazakarları en çok
koruyacak olan laikler falan değil AK Parti iktidarıydı. Keşke bunu
laikler yapsaydı da en azından laikliğin hakkını vermiş
olsalardı.
Gelelim benim itirazlarıma;
Sevgili Ertuğrul Özkök;
Yazımdan alıntı yaparken "Üzgünüm, sadece başımdaki örtüden dolayı beni gördüğünde hafakanlar geçiren ve eşit yurttaşlık gereği sahip olduğum tüm eşitliklere değil de bunların sadece bazılarına sahip olmam gerektiğini düşünen Atatürkçülerle hiçbir zaman barışmam mümkün değil.” kısmını almış ama sonunda ki cümleyi eklemeyi unutmuşsunuz ya da öylesi daha kullanışlı geldi size bilemiyorum.
Oysa ben sizden, devamında gelen "Hayır Atatürkçü oldukları için değil, faşist oldukları için..." cümlemi de ekleyerek "Haklısın hangi dönemde olursa olursa, bir insanın inancından, dilinden, ırkından, giyiminden, fikirlerinden dolayı onu ötekileştirip yok sayan zihniyet hangi kesimden olursa olsun kabul edilemez" demenizi beklerdim.
Hayaller hayatlar işte...
Şimdi gelelim şu mağduriyetizm meselesine...
Bir mağduriyetin ortadan kalkması bir daha bununla ilgili konuşmayı ya da bununla ilgili deneyimleri paylaşmayı "mağduriyetizme" dönüştüyorsa ne yapacağız?
Misal şimdi ekranlarda neredeyse istisnasız hergün çıkıp yaşadıklarından alıntı yapan Ergenekon mağdurlarına "ne zaman bitecek bu mağduriyetizm" mi diyeceğiz?
Ya da Nedim Şener'e " Ama Nedim'cim bak artık dışardasın, özgürsün, yeter artık" mı diyeceğiz?
Kim Nedim Şener'den ya da Ergenekon mağdurlarından yaşadıklarını yok saymasını isteyebilir?