Türkiye’de taşları yerinden oynatan Atatürk açılımımızın belki
de en büyük faydası haklıya hakkını teslim etmek olacaktır.
Ehl-i Beyt soyunda gelen büyük bir zatı sırf Anadolu
coğrafyasındaki emelleri uğruna seviyesizce karalamak ve bu
yalanlara nesilleri ikna etmek, çok büyük bir plan ama cumhuriyet
tarihi boyunca tuttu.
Aynı cumhuriyet tarihi boyunca başka yalanlar da yutturuldu
milletimize…
Osmanlı’nın küllerinden doğan genç cumhuriyet yıllarında hep büyük
Osmanlı’yı, cennet mekân padişahları dinledik.
İşin gerçeği ise maalesef bambaşka…
Mesela İstanbul’u fethettiği için hakkında hadisler uydurulan ve
ismi anılacağı zaman ‘cennet mekân Fatih’ denilerek övülen Fatih
Sultan Mehmet’i ele alalım.
Atatürk soyu belli olmayan bir dinsiz diye anlatılırken, 2. Mehmet
İslam savunucusu yapılmıştı.
Mustafa Kemal için ‘anası babası belli değildir’ denildiğinde; 2.
Mehmet İslam terbiyesinde yetişmiş mübarek bir ailenin şehzadesi
idi.
Bakınız Fatih hakkında neler yazılmış:
“Fatih’in, Patrik Gennadios’tan İncil’in yirmi bölümünün çevirisini
yaptırdıktan sonra İslamiyet’ten şüphe duymaya ve içinde Hıristiyan
dinine yönelik bir eğilim başladığı söylentilerinin yaygınlığı
dikkat çekmektedir.
Buna göre Fatih’in Hıristiyan annesi, o daha çocukken bu ilginin
tohumlarını attığı, sultanın Pater Noster’i ezbere okuyabildiği,
hatta gizlice İslam’ı reddedip Hıristiyanlığa geçmiş olduğu
söylenmekteydi. Bu iddiaların Venedikli diplomatların raporlarında
yer alması da dikkate değer bir durumdur.” (Franz Babinger, Fatih
Sultan Mehmet ve zamanı, İstanbul, sayfa 86.)