Ehl-i Beyt, iki kapak arasında emirleri ve yasakları ile yazılı Kur'an-ı Kerim'in müşahhas örneklere dökülmüş halidir.
Ehl-i Beyt, yaşayan Kur'an numuneleridir.
Kur'an-ı Kerim'de namaz, oruç, zekât, hac emredilir. Bunların nasıl yapılacağı ise Hz. Peygamber'in uygulamalarında ve ondan sonra da “Ehl-i Beyt'im” dediği Hz. Fatıma'nın, Hz. Ali'nin, Hz. Hasan'ın, Hz. Hüseyin'in hayatlarından öğrenilir.
Bu sebeple Hz. Peygamber mübarek hadislerinde Ehl-i Beyt'i işaret buyurmuştur.
Sabır, kanaat, tefekkür, tevekkül gibi güzel ahlak halleri Ehl-i Beyt'e bakılarak hayata geçirilir.
Onları Allah sevmiş, seçmiş ve ümmete rehber kılmıştır.
Meveddet ayetine göre, Ehl-i Beyt'i sevmek bizlere de farzdır.
Resulullah'ın hadislerinden, Allah'ın ve Peygamber'inin rızasının Ehl-i Beyt'i sevmekte olduğunu görüyoruz.
Bu sevgi bizleri Allah'a yaklaştırır.
Hâkim, Mecmaü’l-Beyan'ında şöyle nakleder: Peygamber şöyle buyurdu: “Allah peygamberleri muhtelif şecerelerden yaratmıştır ama beni ve Ali'yi bir şecere ve ağaçtan yaratmıştır. Ben o ağacın kökleri mesabesindeyim. Ali ise o ağacın gövdesi. Fatıma ise o ağacın meyve vermesine bir vesiledir. Hasan ve Hüseyin bu ağacın meyveleridir. Bize tabi olanlar da bu ağacın yapraklarıdır. Birisi tam 3 bin yıl Allah'a ibadet dahi etse dahi bizim ailemizi sevmediği sürece Allah onu yüzü üstü ateşe atacaktır.”