Pazartesi gününden beri Ehl-i Beyt’in fertlerini kaleme
alıyoruz. Hz. Fatıma annemizi, İmam Ali’yi, İmam Hasan ve İmam
Hüseyin’i anlatıyoruz.
Hakim, Mecmaü’l-Beyan’ında şu hadisi nakleder:
“Peygamber şöyle buyurdu: ‘Allah peygamberleri muhtelif
şecerelerden yaratmıştır. Ama Beni ve Ali’yi bir şecere ve ağaçtan
yaratmıştır. Ben o ağacın kökleri mesabesindeyim. Ali ise o ağacın
gövdesi. Fatıma ise o ağacın meyve vermesine bir vesiledir. Hasan
ve Hüseyin bu ağacın meyveleridir. Bize tabi olanlar da bu ağacın
yapraklarıdır. Birisi tam 3 bin yıl Allah’a ibadet etse dahi bizim
ailemizi sevmediği sürece Allah onu yüzü üstü ateşe
atacaktır.’”
Hz. Peygamber ondan sonra Meveddet Ayetini tilavet buyurdu. Yani,
“De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden
yakınlarıma sevgiden başka hiç bir ücret istemiyorum.” (Şura
23)
Sünni hadisçi İmam Müslim’in Sahih adlı eserinde, “Mübahale Ayeti
nazil olunca Peygamber, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i çağırdı ve
‘Allah’ım bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir’ diye buyurdular”
şeklindeki hadis rivayet edilir.
Bazıları Peygamberin hanımlarını veya Haşimoğullarını da Ehl-i
Beyt’in içinde kabul etmeye çalışsa da hadislere ve ayetlere göre
Ehl-i Beyt beş kişi ile sınırlıdır.
Cenab-ı Hakk’ın (cc) sevilmesini ayetle farz kıldığı Ehl-i Beyt,
kuralları Kur’an-ı Kerim’in iki kapağı arasında emredilmiş İslam
dininin yaşayan canlı numuneleridir.