Haliç Kongre Merkezi'nde Kızılay'ın düzenlediği iftar yemeğinde
"Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına müsaade etmeyeceğiz"
diyen Erdoğan da çok iyi bilmektedir ki, adım adım bu devlet inşa
ediliyor.
Yahudi asıllı bir kişinin kurduğu ve ABD'nin desteklediği IŞİD
terör örgütünün İslam'la alakası olmadığı ortadadır. IŞİD'in
Suriye'nin Türkiye hattında çok yeri ele geçirdiği ve bu yerleri
bir süre sonra Barzani'ye teslim ettiği düşünüldüğünde, sınır
ötemizde önce bir Kürt devleti, nihayetinde ise Büyük İsrail
komşumuz olacaktır.
Dört saç ayağından bahsedilerek kurulacak Arz-ı Mev'ud hayalinde
Irak, İran, Suriye ve Türkiye'den toprak alınması hedeflenmiştir.
Ülkemiz, gizlenmeyen Büyük İsrail planında maalesef devletin
kurulmasında aktif rol oynamaktadır.
AKP Kongresi'nde “Türkiye seninle gurur duyuyor" nidalarıyla
karşılanan Barzani'nin askerlerinin topraklarımızdan otobüslerle
geçirildiği pek çok gazetemizde haber yapılmıştı.
Batılı basın organlarınca El Kaide'ye, IŞİD'e giden insan ve
mühimmat takviyesinin Türkiye'den geçişine müsaade edildiği
yazılmış ve yalanlanmamıştır.
Hatta sınıra yakın illerde yer alan hastanelerde Suriye'de savaşan
yaralı muhaliflerin tedavi edildiği bölgeden gelen haberler
arasındadır.
Bu ortamda yetkililerin "Devlet kurulmasına müsaade etmeyiz"
demesinin hiçbir hükmü yoktur.
Zira hukuki bir sebebin olmadığı bir Suriye savaşı, sadece sınırı
ele geçirecek olan PYD'nin ihtiyacı olan koridoru
tamamlayacaktır.
İşin bir de anayasayı ihlal eden hukuki boyutu vardır.