Ahmed el-Katib'in savunduğu ve mezhep ve klasik hilafet yerine
teklif ettiği demokrasi bütün zayıf ve hayali tarafları bir yana
Batılı anlamda laik demokrasi de değildir; çünkü o, teklif ettiği
demokrasiyi yine Kur'an'dan çıkarıyor. Referansı Kur'an olunca da
bilinen laiklikten ayrılmış oluyor. Ona göre hilafet iki çeşittir:
Birincisi Allah'ın bütün kullarına bahşettiği genel (büyük)
hilafet, ikincisi bu hilafete sahip olan kulların ülke yönetimi
yetkilerini devrettikleri şahsın hilafeti (küçük hilafet). Bu
ikinci hilafeti kullar (insanlar, beşer) verdiği için şeklini
belirlemek (mesela Batılı demokrasiyi tercih etmek) de onlara ait
bir yetki oluyor.
Bu anlayışın eksik kalan yanı, iki hilafet arasındaki ilişki ile
ilgilidir. El-Katib bunları birbirinden tamamen ayırıyor gibidir;
halbuki büyük hilafeti taşıyanların vazifesi yeryüzünde Allah'ın
iradesini, O'nun kitabından öğrenerek gerçekleştirmeye çalışmaktır.
Şu halde küçük hilafeti alan kişi veya kurum da bu vazife ile
yükümlü olacaktır.
Böyle bir demokrasiye Batılı manada laik demokrasidir diyen var
mı?