“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini
yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinize
itaatsizlikten sakının. Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte
bulunduğunuz Allah'a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına
riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde
gözetleyicidir” (Nisa:1).
“Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların
mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin; zira bu büyük bir
günahtır” (Nisa: 2).
“Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri deneyin; eğer onlarda
akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin,
büyüyecekler de mallarını alacaklar diye o malları israf ile ve tez
elden yiyip tüketmeyin. Zengin olan (veli) yetim malına tenezzül
etmesin, yoksul olan da kararınca yesin. Mallarını kendilerine
verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun; hesap sorucu olarak
da Allah yeter” (Nisa: 6).
İnsanoğlunun dünya hayatında mutluluğu bulabilmesinin ve yaratılış
amacını gerçekleştirmesinin maddî şartları arasında ikisinin
önceliği vardır: a) Aile ve cemiyet içinde sağlıklı,
dengeli ve düzenli insanî ilişkiler, b) Âdil ve mâkul bir
insan-servet ilişkisi. Nisâ suresinin 1. âyetinde önemle tavsiye
edilen aile ve akrabalık bağlarına riayetin tabii sonuçları olarak,
2. âyetten 6. âyetin sonuna kadar geniş ailede yetimlerin
haklarından söz edilmiş, velisiyle yetim arasındaki şahsî ve malî
tasarruf ilişkisi kaidelere bağlanmıştır. Aradaki iki âyette
evlilik ve mehir konularına temas edilmiştir. 7. âyetten itibaren
de servet dağılımının en önemli unsurlarından biri olan miras
hükümlerine yer verilmiştir.