“Ey iman edenler! Allah'a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın
için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah'a itaatsizlikten
sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen
haberdardır./Allah'ı unutan, bu yüzden Allah'ın da onlara
kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten
yoldan çıkmışlardır” (Haşir: 18-19).
Olaylar ve müminlere yakışmayan davranışlar içinde ruhum sıkıldıkça
“Arkadaşlar ölüm var!” başlıklı bir yazı yazsam diyordum, bugün
aynı mealde farklı başlıkla onu yazmaya çalışacağım.
Niçin “arkadaşlar” diyorum; çünkü müminleri, Müslüman sıfatı
taşıyanları, dış görünüşleri ile bunu ilan edenleri
kastediyorum.
Hep şunu söyleyegeldik: İman ile ahlak arasında sıkı bir ilişki
vardır; Allah'a ve ahirete imanı olmayanların içinde de mahiyeti ve
sınırları kendilerince belirlenmiş bir ahlak anlayış ve
uygulamasına sahip olanlar bulunabilir, ancak Allah'a ve ahirete
iman edenler ve O'nun, ahlakını beğendiği bir elçisinin örnekliğini
bilenler ve görenlerde güzel ahlakın daha ziyade bulunması
tabiidir, böyle olmalıdır.
Allah kullarını varlıkla ve yoklukla, zaferle ve yenilgi ile,
iktidarla ve onu kaybetmekle, sağlıkla ve hastalıkla… imtihan eder;
her iki durum da müminlerin, sözde değil özde ve davranışta mümin
olup olmadıklarını ortaya çıkarır, imtihanda aldıkları nota göre
muamele eder.