Hükümetin ve altın ticareti yapanların bugünlerde gündeme
getirdikleri iki kavram ve uygulama niyeti/teşebbüsü var.
Birincisi altın tahvili.
Tahvil, üzerinde ödenecek faiz yazılı borç senedi mahiyetindedir.
Altın ödeyerek tahvil alan şahıs, belli süreler geçtikçe belli faiz
alacak ve itfa zamanında da tahvilin üzerinde yazan miktar kadar
altını geri alacaktır.
İslam'a göre nakit mahiyetinde olan altının vadeli satımı caiz
olmadığı gibi, ister altın olsun ister faizlik diğer mallar olsun
onların faizli olarak ödünç verilmesi veya faiz gerçekleşecek
şekilde mübadelesi de caiz değildir. Belli bir miktar gram altını
vadeli olarak altın veya diğer paralarla satmak ve almak
birincisine, yüz kilo buğdayı yüz bir kilo buğday karşılığında
peşin veya vadeli satmak da ikincisine örnektir.
Bazı fukahanın caiz gördüğü ve yakında ülkemizde de uygulanacak
olan altın kira sertifikası ise farklı bir işlemdir. Bu uygulamada
altını olan şahıs devletten bu altın karşılığında bir taşınmazı
(altını kadar bir parçasını) belli bir süre sonra devlete geri
satmak şartıyla satın almakta ve onu yine devlete kiraya
vermektedir.