Yalnızca bugün değil, insanlık var olduğundan beri ne yazık ki, güçlü olanlar zayıf olanları ezmiş, sömürmüş, onlara haklarını vermemiş, zaruri ihtiyaçlarından bile mahrum bırakmışlardır. Hak dinler “haklı olan güçlüdür” ilkesini getirmiş, ama uygulamada daha ziyade “güçlü olan haklı sayılmıştır”. Hz. Ebu Bekir halife seçildiği vakit yaptığı konuşmada şunu da söylemişti: “Haklı bana göre güçlüdür, onun arkasında durur hakkını alırım, haksız bana göre güçsüzdür onun karşısında durur haksızlığını önlerim!”. Ama hem İslam dünyasında hem de ötekilerin dünyasında genellikle uygulama, Hazret-i Sıddîk'ın ortaya koyduğu ilkeye uygun olmamıştır. Güçlünün haklı gibi davranması ve istediğini elde etmesi yalnızca bir toplumun içinde olmamış, uluslararası ilişkilerde de aynı zulüm cari olmuştur.