Karaman'da cereyan etmiş olan ve hepimizi üzen, içinde
bulunduğumuz hali bir daha gözden geçirmemize, nerede hata
edildiğini düşünüp çareler aramamıza vesile olması gereken olaya
çeşitli çevreler kendi dava, menfaat ve hedefleri bakımından
yaklaşıyorlar. Bu hedeflerin başında da Ensar Vakfı'nı karalamak ve
aleyhinde algı oluşturmak var.
Diyelim bir yerde bir hırsızlık vak'ası olmuş, ilgililer haklı
olarak gerekli emniyet tedbirlerinin alınıp alınmadığını da (yani
bekçiyi de) sorgularlar, eğer makul ölçüde ve herkesin her yerde
yaptığı gibi tedbirler alınmış, ama buna rağmen hırsızlık yapılmış
ise bekçiye bir diyecekleri olmaz, tedbirde kusur varsa bekçi de
sorumlu olur, ama hırsızın yakası bırakılmaz; çünkü asıl suçlu
hırsızdır.
Anılan olayda normal olmayan yaklaşım, Ensar vb. vakıfları
sevmeyen, bunların varlıklarına ve faaliyetlerine tahammül edemeyen
bazı çevrelerin el ve işbirliği yaparak hırsızı bırakıp devamlı
bekçiye saldırmalarıdır. Hatta bunlar, bekçiye saldırmakla
yetinmiyor ithamı, oradan sırayla emniyet müdürü veya amirine,
valiye, İçişleri Bakanı'na, Başbakan'a ve Cumhurbaşkanı'na kadar
uzatıyorlar!