Ahlâkı Kur'ân, yaşayışı ve davranışı en güzel örnek olan Fahr-i
Kâinât (s.a.v.) Efendimizin hem maddî, hem de manevî ve ruhânî
hayatı müslümanlar için rehberdir, hayat programıdır. Müslümanlar
O'nun izinden gidenlerin Allah sevgisine ulaşacaklarına, Allah
rızâsı ile kucaklaşacaklarına inanırlar; bu sebeple sünnet-i
seniyyeye (O'nun örnek davranışlarına) sarılırlar. Dünyanın
neresine gitseniz, alt kültürleri farklı müslümanlarda ortak bir
unsur olarak sünneti görür ve bulursunuz. Müslümanların kılık ve
kıyâfetlerinden beşerî ilişkilerine, günlük hayat ve
alışkanlıklarına kadar birçok alanda O'nun sünnetinin “ortak”
izlerini farkedersiniz. Sünnetin birçok parçası ümmetin şiarı
haline gelmiş, onun bir başka yapı taşını teşkil etmiştir.
Bütün bu şiarların ırkçılık ve Arapçılıkla hiçbir ilişkisi yoktur.
İslâmî şiarların çoğu, İslâm öncesi Arapların inanç, âdet ve
alışkanlıklarına aykırıdır, onları değiştirmiş, kavmiyeti aşan bir
camianın sembolleri olarak yerlerini almıştır. Bunlar, “aralarında
tanışma ve fazilette yarışma olsun diye küçük büyük sosyal
guruplara ayrılmış insanlık camiasının müslüman kesimine ait”
şiarlardır; bu câmiada üstünlük ölçüsü ahlâktır ve fazilettir,
hiçbir kavmin diğeri üzerinde peşin üstünlüğü yoktur, üstünlük
fazilet yarışında elde edilecek, onun da meyvesini bütün insanlık
paylaşacaktır.