Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Biraz da çare konuşsak

Yazarlar, eğitimciler, konuşmacılar, bilim adamları sınıfından birçok kişi son zamanlarda yoğun bir şekilde “battık, yittik, göçtük, ayağımızın altı kayıyor, şunu şunu...

14 Nisan 2019 | 878 okunma

Yazarlar, eğitimciler, konuşmacılar, bilim adamları sınıfından birçok kişi son zamanlarda yoğun bir şekilde “battık, yittik, göçtük, ayağımızın altı kayıyor, şunu şunu kaybediyoruz” kabilinden yazılar yazıyor, konuşmalar yapıyorlar. Bunlardan bir kısmı sanki geçmiş zamanlarda benzeri olmamış gibi bugünün eksiklik ve aksaklıklarını abartılı bir şekilde sayıp döküyorlar, çare ve çözüm babında işe yarar, mevcut durum ve şartlarda uygulanabilir bir yol yöntem sunmuyorlar.

Nefis terbiyesinde bir “nefs-i levvame” kavramı vardır; kişi kusurunu bilmeli, onunla yüzleşmeli ama amaç ıslah-ı nefs olmalıdır; yani kusurun karşısındaki kemal, eksiğin karşısındaki tamam, kötünün karşısındaki iyi bilinecek ve ona yönelme hedeflenecek. Böyle olmaz da devamlı eksik kusur aranır, konuşulur, açığa vurulursa, ıslah yolu ve çaresi gösterilmezse kişi haline alışır, hali tabiileşir, kendini rahatsız etmez. “Nasıl olsa herkes böyle ve çaresi de yok” der yoluna devam eder.

Çare eğitim deniyor. Ayağımızı bastığımız zeminden hareketle kimin, kimi, nasıl eğiteceği söylenmezse bunu tekrar edip durmanın faydası yoktur.

Yetişmiş insanımız eksik deniyor. Yetişmiş insan tarif edilmezse, tarife uygun insanın nerede nasıl yetişeceği hayal zemininde değil hakikat-gerçeklik zemininde açıklanmazsa ve daha da önemlisi kurumlaşarak sözden fiile geçilmezse konuşmanın faydası yoktur.

İslam dünyasının perişanlığından söz ediyoruz. Bu perişanlığın önemli bir sebebi birliğin yerine tefrikanın hâkim olmasıdır. Tefrikayı olabildiğince ortadan kaldırmak için önce bir “İslam’da birlik” çerçevesi çizmek gerekiyor. Sonra bu çerçevede âlimlerin ve kanaat önderlerinin anlaşması gerekiyor; “kime Müslüman diyeceğiz, hangi farklılıklar dışlama sebebi olacak, çerçeveyi dar tutarak tefrikayı körükleyenlerle alakamız nasıl olacak, ümmetin birliğini istemeyen içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlarla nasıl baş edeceğiz, işe nereden başlayacağız, teşebbüs heyeti kimler, hangi kurum ve kuruluşlar olacak…” sorularının cevaplarını mümkün olan en geniş istişare ile bulmamız gerekiyor. Bunları yapmayıp devamlı tefrikadan ve ümmetin perişanlığından dem vurmanın faydası yoktur, zararı da vardır.

“Gençlik elden gidiyor” deniyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İmansız akıl uygarlığı 01 Eylül 2024 | 275 Okunma Batı’da yaşayan Müslüman 25 Ağustos 2024 | 443 Okunma Sosyal medya aynasından 18 Ağustos 2024 | 127 Okunma Güç dengesi şart 11 Ağustos 2024 | 117 Okunma Bu acılı günde 04 Ağustos 2024 | 233 Okunma