Allah Teâlâ ezelî sevgisinin bir tecellisini, bir yansımasını toprağa yönlendirdi, topraktan “insan” denilen, ruhundan ona üflediği ve “Rahman’ın sıfatlarının tecellîgâhı olan” bir varlık yarattı, o varlığın özünde “o kutsal sevgi” vardır.
O insanın da baki kalacak özü genellikle ruh dediğimiz nefsidir.
Şems suresinde o nefse Allah yemin ederek kullarının dikkatini çekiyor, ezelî ahdi unutmamalarını, onu unutturan mâsivâ alakasını aşarak asl’a rücû yolculuğuna devam etmelerini tenbih ediyor:
“(Yemin olsun) nefse ve onu (insanın özü olarak) şekillendirip düzenleyene; /Ona kötü ve iyi olma kabiliyetlerini verene! /Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. /Onu arzularıyla baş başa bırakan da ziyan etmiştir” (7-10).
Bir sûfî de:
“Kebş-i ruhum Hakk’a kurban eyledim”; yani “Ruh koçumu Allah’a kurban ettim” diyor.