Konu fazla uzamasın diye bu yazıda bildiriden birkaç alıntı daha yaparak bitireceğim. Bildirinin tamamının okunmasını tavsiye ederim. Yaptığım alıntılar da gösteriyor ki Diyanet doğru yoldadır, dini hayatımıza musallat olan ifratlar ve tefritlere karşı bir denge unsurudur. Böyle devam ettiği sürece onu yıpratmak isteyenlere değil, Diyanet’e destek olmak gerekmektedir.
“Dolayısıyla hem dine dair görüş beyan edilirken hem de dini öğrenme ve anlama çabası güdülürken hassas ve ilkeli davranılmalı; toplumun genelini ilgilendirmeyen ve ilmi ortamlarda müzakere edilmesi gereken hususlar kamuoyu önünde tartışılmamalı; yetkin olmayan kişi ve grupların dinî söylem ve uygulamalarına itibar edilmemelidir.”
Yerinde olan bu tavsiyenin icrasında din adına konuşanlara büyük sorumluluk düşüyor. Reyting değerini arttırarak reklamdan para kazanma peşinde olan yayın organlarına alet olmamak, düşmana fırsat vermemek, oyuna gelmemek gerekiyor. Herkesi ilgilendirmeyen konuları uygun ortamlarda ve ehliyetli kişiler ile konuşup tartışalım.
“Birlik ve beraberliğimizi zedeleyen, barış ve huzurumuzu bozan, fitne ve tefrikaya sebep olan söz, anlayış ve davranışlar İslâmî olamaz. Ayrıştırıcı ve ifsat edici söylemleri İslâmî referanslarla meşrulaştırmaya çalışmak dinin istismar edilmesidir. Din istismarı, iletişim imkânlarının hayatın her alanında yaygınlaştığı günümüzde, farklı isim, görüntü ve yöntemlerle tezahür eden, çok boyutlu ve girift bir sorun haline gelmiştir. Dinin temel kaynaklarına, akla ve ilmî gerçeklere aykırı söylemler, hikâyeler, rüyalar ve hurafeler üzerinden bir istismar alanı açılmaktadır. Menfaat beklentisi ve popülist yaklaşımlarla hakikatin örtbas edilmesi, İslam’ın kişisel çıkarlar uğruna kullanılması, dinimize ve milletimize karşı en büyük kötülüktür.”
Rüyanın, keşfin, ilhamın dini bilgi ve hüküm için herkesi bağlayan bir delil olmadığını bilmeyen yoktur. Bunlara şeytanın karışma ihtimali de oldukça yüksektir. Müslümanlar için bilgi ve hüküm kaynağı kısaca söylemek gerekirse vahiy (Kur’ân ve Sünnet) ve akıldır (usuldür). İlham çerçevesine giren bilgiler ve görüntüler ise ancak bu temel kaynaklara uyarsa bir değer taşıyabilir, o da görenlere mahsus olur.
“Zahirî, parçacı, ayrıştırıcı ve tekfir edici yorumlarla geliştirilen ve İslâm’ın rahmet dini olduğu gerçeğini göz ardı eden sözde selefi anlayışa karşı milletimiz ve İslâm dünyası daha dikkatli olmalıdır. Değerlerimizi tahrif eden ve din adına korku salan terör örgütlerine referans olan bu anlayış, bilhassa gençlerimizin zihninde olumsuz etkiler bırakmaktadır.”