Halkın yönetime hakim olması yolunda önemli tecrübelerden biri
daha gerçekleşmiş oldu. Demokrasinin önemli unsurlarından biri
halkın iradesinin egemen olması ise yönetimde ne kadar -atananlar
değil de- seçilenler etkili olursa bu unsur da o kadar hayat
bulur.
Oylamaya katılanlar evet desinler, hayır desinler her iki halde de
iradelerini ortaya koymuş, sonucu onlar belirlemiş oluyorlar.
Halkın hür iradesiyle seçim yapabildiği, seçilenleri çeşitli yol ve
yöntemlerle denetleyebildiği ve başarısız olduklarında
değiştirebildiği sürece istibdad (tek adam yönetimi ve hakimiyeti)
söz konusu olamaz. Bizi Saddam, Kaddafi, Esed gibi tek adamlarla ve
onların ülkelerindeki sistem ile eşleştirenlerin söylediklerine
kendilerinin de inanmadıkları kanaatindeyim.
Halk bu oylamada da anayasa değişikliğine yeterli çoğunlukla evet
demiş ve yönetim sisteminin değişmesini onaylamıştır. Sistem
denenecek, olumlu ve olumsuz tarafları uygulamada ortaya çıkacak ve
gerektikçe değiştirilecek, en iyiye doğru yol alınacaktır.
“Türkiye'de milliyetçi mukaddesatçı sağın oy oranı yüzde 70'tir,
şeklindeki kabulün bu oylama ile yanlış olduğu ortaya çıkmıştır”
tespitine katılmıyorum; çünkü çeşitli sebeplerle hayır diyenlerin
de içinde bu yüzde yetmişi tamlayacak kadar
milliyetçi-mukaddesatçının bulunduğunu herkes bilmektedir. Mesela
başörtüsü serbestliği konusunda bir halk oylaması yapılsa evet
diyenlerin oranı yüzde yetmişi de geçecektir.
Din ile oy arasındaki ilişki üzerine şu açıklamalar yapılmıştı:
Hayır demek farzdır, evet demek haramdır.
Oylamanın din ile bir alakası yoktur.
Hayatımızda İslam'ın adım adım çoğalmasını ve tamamlanmasını
istiyorsak -ki, bunu istemek farzdır- ve bu anayasa değişikliği de
bu adımlardan birini teşkil edecek veya adımları kolaylaştıracaksa
-farzı tamamlayan, farzın gerçekleşmesine vesile olan da farzdır
kuralına göre- oylamada evet demek farz olur (Bu benim
görüşümdür).
Halkın yüzde elliden fazlasının bu farzı yerine getirmiş