AK Parti iktidara geldiğinde hükümetin dış politikadaki yeni meyil ve açılım işaretlerinden rahatsız bir muhalefet temsilcisi yaptığı açıklamada “yetmiş yıldır izlenen dış politika çizgisinin dışına çıkmanın tehlikeli bir macera olduğunu, tarih boyunca Arapların bize hiçbir faydalarının dokunmadığını, onlardan bize bir hayır gelmediğini, onlardan öğrenecek bir şeyimizin bulunmadığını ve bizim Müslümanlığımızın da onlarınkine nispetle daha iyi olduğunu” ifade etmişti. Ben de, yukarıdaki başlık altında şunu yazmıştım:
Bu tip politikacıları anlamak -çok zor demeyeceğim- çok kolay; millî iradeden ve tarihi misyonumuzdan kaynaklanan kısa ve uzun vadeli hedefleri yok, bu hedeflere varabilmek için ince elenip sık dokunarak tespit edilmiş stratejileri ve programları yok; beyanları, kararları, tedbirleri tepkisel; dünyada ve ülkedeki güncel gidişat ve esintilere bağlı, hepsinden önemlisi de iktidarı karalamaya ve yıpratmaya, bir an önce iktidar koltuğuna oturup nimetlerini dermeye yönelik. Böyle olmasaydı bu ve benzeri siyasetçilerimizin şöyle düşünmeleri gerekirdi:
1. Yetmiş yıldır değişmeyen bir dış politika çizgisine sadık kalmak, dış politikayı yetmiş...