Biz dinsiz, milletsiz, asaletsiz mucitler değil de dindar, millet, medeniyet ve kültürüne bağlı mucitler, bilim ve san’at adamları olsun isteriz; ülkeye ve dünyaya bunlardan hayır geleceğine inanırız.”
İşte bu amaca ulaşabilmek için diğer okullarımıza da seçmeli olarak İslam din bilgisi, Hz. Peygamber’in (s.a.) hayatı ve Kur’an-ı Kerim dersleri kondu. Bunlar da yetmez; diğer bütün derslerin kitapları bu anlayış çerçevesinde hazırlanmalı ve daha önemlisi öğretmenler tarafından bu hedefle işlenmelidir. Eğer okullar böyle olursa İmam Hatip okulları da yalnızca mesleğe hazırlayan okullar haline gelebilir. Bu olmadıkça kendi değerlerinin yaşamasını dava edinmiş olanlar uygun okulları da yaşatacak ve amacına buradan ulaşmaya çalışacaklardır.
Ne yazık ki din, medeniyet ve kültür konularında bir kısım insanımızın kafası karışıktır, bir zamanlar zorla Batı’ya yönlendirilmiş olan insanımızın bir kısmı kendi dinine, kültürüne ve medeniyetine yabancılaşmıştır. Onlara kardeşçe davranmak ve kendimizi anlatmak da bizim vazifelerimiz cümlesindendir. Şiddetle, zorla, cepheleşme ile birinin varlığını diğerinin yok olmasında arama ile varacağımız hiçbir hayırlı sonuç yoktur. Mevcut rejim içinde herkes, başkalarına ait olanı ihlal etmeden kendi hak ve hürriyetini kullanarak yaşayacaktır. Biz kimseyi İmam Hatip okullarına zorlamıyoruz, seçmeli dinî dersleri de mecbur eden yok; ama birileri bunlardan rahatsızlar, ikide birde İmam Hatip okullarının ve İlahiyat fakültelerinin çoğaldığından şikayet ediyorlar, yeni Talim Terbiye Kurulu Başkanı da bu şikayete katılanlar arasında.