Amed b. Hanbel Müsned'inde (3672) İbn Mes'ud (r.a.)'dan şu
hadisi naklediyor:
“Allah nasıl rızkı aranızda paylaştırmış ise ahlakı da öyle
paylaştırmıştır. Allah dünya nimetlerini sevdiklerine de
sevmediklerine de verir, ama dini (dindarlığı) ancak sevdiklerine
verir. Allah kime dini vermiş ise kesin olarak onu sevmiştir.
Varlığım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, diliniz ve kalbiniz
Müslüman olmadıkça siz Müslüman olmuş olmazsınız. Komşularınız
bevâıkınızdan güvende olmadıkça da Müslüman değilsinizdir.
“Bevâık ne demektir yâ Resulallah” diye sordular.
"Kötülüktür, zulümdür" buyurdu ve devam etti:
"Bir kul haram bir mal edindiğinde onu iyilik yolunda harcasa bile
bundan bereket (sevap) elde edemez.
O malı Allah rızası için tasadduk etse bu bir ibadet olarak kabul
edilmez.
Ölüp de geride bıraktığı (bu haram kazanç ve harcama) ancak ona
cehennem yolculuğunda azık olur.
Allah kötülüğü kötülük, günahı günah ile yıkamaz, gidermez;
kötülüğü iyilik ve meşru amel ile giderir. Pis ile pislik
temizlenemez.”
Açıklama:
Allah insanı yaratırken böyle murad ettiği için zengin de yoksul
da, ahlaklı da ahlaksız da olacaktır; ancak hem rızkı elde etmede,
hem de dindar ve güzel ahlak sahibi olmada kulun irade ve kesbinin
etkisi vardır; bu oluş da Allah'ın muradına dahildir.
Bir kimse hak dine iman edip amel ve ahlakıyla da Allah'a kul
olmadıkça Allah onu sevmez. İnsanlar hakkındaki değer hükmünde bu
kuralın unutulmaması gerekir. İnsanların dünyada zengin, güçlü,
hakim, müreffeh… olmaları Allah tarafından sevildiklerine delil
değildir; çünkü bunları, elde etmek isteyen bilgili ve programlı
her gayret sahibine verir.
Allah'a iman ve teslimiyet (İslam) hem dil ile hem de kalp (bilinç,
zihin, duygu, içtenlikle kabul) ile olursa makbuldür. Yalnızca dil
ve görüntü yeterli değildir. Kalbin Müslüman olmasının kemali
(doruk noktası) nefsin fâni olmasıdır. Nefsi terbiye ederek Allah'a
teslim olmasını sağlayanların kurtuluşa erecekleri Kur'an'da da
tekrarlanarak yer almıştır.
Hadiste samimi imanın iki önemli alametinden söz edilmiştir: Komşu
hakkına riayet ve haram kazanıp harcamaktan sakınmak.