E.Özkök köşe yazılarında benimle Ahmet Taşgetiren kardeşimi
mukayese ediyor, “onun Müslüman, benim İslamcı olduğumu, onun
millet, benim ümmet dediğimi” söylüyor; bir de “AK Parti'nin ondört
yıldır iktidarda, bütün güç ve imkanların onun elinde olduğunu,
muhalefeti susturduğunu, her şeye karıştığını… ama tecavüz vb.
ahlaksız davranışların devam ettiğini, bu sebeple kendilerini
(milleti Batı'ya yönlendiren ve hayatlarında dini azaltanları)
ahlaksızlıktan sorumlu tutmanın insaf dışı olduğunu” ifade ediyor
(özetledim).
Bir şahsın beni ve bir partiyi tenkit etmesi en tabii hakkıdır,
buna bir diyeceğim olmaz, yeter ki, yalan, iftira ve hakaret
olmasın!
Sayın Özkök'ün yazılarını da “tenkit” olarak kabul ediyor ve bazı
açıklamaları hak ettiğine inanıyorum.
Ahmet Bey lütfedip bir yazı kaleme alarak bazı açıklamalar yapmış,
eline ve gönlüne sağlık! Ben devam edeyim:
Ahmed Bey ırkçı-ulusçu-milliyetçi değildir, ben de değilim. Bütün
Müslümanlar, İslam dinine mensup fert ve gruplar arasında sıkı bir
birlik, dayanışma, yardımlaşma, düşmana karşı birlikte savunma
ilişkisinin bulunması gerektiğinde ittifak ederler; çünkü bu
dinlerinin emridir. Son Peygamber'in (s.a.) dini tebliğ için
gönderildiği insanların tamamına da O'nun ümmeti derler. Bu ümmetin
bir kısmı tebliğe evet demiş, Müslüman olmuştur, onlara “icabet
ümmeti” derler, diğer kısmı ise İslam'a davet edilmiştir,
edilmektedir, bu mübarek ve kurtarıcı dine girmeleri beklenir,
bunlara da “davet ümmeti” denir.