Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Kadim Fıkıh değerli bir kaynaktır

İslâmî ilimlerde iyi yetişmemiş veya yolunu sapıtmış bazı kimseler İslâm bilgisinin kaynakları ve ona ulaşma usulü konusunda ipe sapa gelmez şeyler söylüyor ve yazıyorlar. En uçta...

31 Ekim 2019 | 410 okunma

İslâmî ilimlerde iyi yetişmemiş veya yolunu sapıtmış bazı kimseler İslâm bilgisinin kaynakları ve ona ulaşma usulü konusunda ipe sapa gelmez şeyler söylüyor ve yazıyorlar. En uçta “Kur’ân da yeniden yazılabilir” diyenler var, sonra “Bu olmaz ama Kur’ân’ın sözlü ifadesi değil bu ifadelerin arka planında yer alan amaç esastır” diyenler, “Kur’ân âyetleri belli bir coğrafya ve zaman dilimine hitap eder, zaman ve mekân değişince bu âyetler geçerli olmaz, maksada göre hükme ve bilgiye ulaşmak gerekir” diyenler, “Kur’ân âyetleri mecazdır, bunlardan hakikate ulaşabilmek için yabancı kültürlerde ve diğer dinlerde kullanılan yorum yöntemleri kullanılmalıdır…” diyenler var.

Var oğlu var da, bu yoldan sahih bir İslâm bilgisine ulaşmak ve onu yaşamak mümkün olmadığı için İslâm uleması terkibinin işaret ettiği ümmetin muteber ilim adamlarının haklı olarak bunlara itibar ettiği de yok. Ulema, İslâm bilgisini önce kadim akaid, tasavvuf, fıkıh kaynaklarında arıyorlar, bunlarda bulamazlarsa ve kendileri yeterli donanıma sahip iseler önce yine kadim kaynaklardaki bilgiden hareketle çözüm arıyorlar, bu da yetmediğinde içtihat ediyorlar. Son zamanlarda içtihadın âlimler topluluğu tarafından yapılması kabul edilmiş gibi görünüyor. Elbette her bir yetişkin âlim gerektiğinde içtihat edecektir, ancak âlimlerin bir araya gelerek içtihatlarını müzakere etmeleri ve mümkün olduğunca ortak bir içtihatta karar kılmaları tavsiye ediliyor ki, ümmete yönelik kararlar ve fetvalarda bu usulün sağlıklı olacağını ben de söylüyorum.

Yazıya giriş mahiyetinde bu satırlardan sonra asıl diyeceğime geleyim:

Evet bin sene, beş yüz sene, iki yüz sene önce de yazılmış fıkıh kitaplarından istifade etmek gerekli ve faydalıdır; yeter ki, bunlar Kur’ân gibi okunmasın, yazanların beşer oldukları, yanılabilecekleri, ihtilâflarından da bunun anlaşıldığı, ayrıca içtihadın ve yorumun zaman içinde değişebileceği, ehli tarafından ortaya konmuş bulunan içtihatların (mezheplerin) tamamının İslâm bilgisi ve ümmet için bir rahmet olduğu unutulmasın, taassuba ve tefrikaya yer verilmesin!

Bu yazdıklarımı üç konu ve birkaç fakih üzerinden örneklendireceğim.

Konular

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İmansız akıl uygarlığı 01 Eylül 2024 | 275 Okunma Batı’da yaşayan Müslüman 25 Ağustos 2024 | 443 Okunma Sosyal medya aynasından 18 Ağustos 2024 | 127 Okunma Güç dengesi şart 11 Ağustos 2024 | 117 Okunma Bu acılı günde 04 Ağustos 2024 | 233 Okunma