Birçok insan “Müminler kardeştir” cümlesini kuruyor da bu sözün ne manaya geldiği üzerinde yeterince düşünüp gereğini yerine getirmeye sıra gelince gaflete düşüyor.
Müminlerin kardeş olması, gerektiğinde akraba olmadıkları halde birbirine vâris olmaya kadar varabiliyor; nitekim Hicret’in ilk yıllarında durum bunu gerekli kıldığı için Peygamberimiz (s.a.) tarafından uygulanmıştı.
Yoksul din kardeşlerimize Ramazan Bayramı’nda bayram günü fitre, Kurban Bayramı’nda da kurban eti veriyoruz; veriyoruz ki, bayram günü herkes zorunlu ihtiyacını gidersin, herkesin sofrası donansın, bayram sevinci ümmet ölçeğinde paylaşılsın.
Oruç ve teravih gibi nafile/sünnet ibadetler nasıl yalnızca Ramazan’a mahsus olmamalı, yılın bütün günlerinde devam etmeli ise, mümin kardeşlerimizin, hatta vatandaşlarımız (ehl-i zimmet) olan gayrimüslimlerin de temel ihtiyaçlarının giderilmesi yalnız bayram günlerine mahsus olmamalı, yılın bütününde devam etmelidir; bu gerekli olduğunda; yani buna ihtiyaç bulunduğunda farz-ı kifâyedir, toklar var iken aç yatan müminler günü geldiğinde sorguya çekileceklerdir.
Bu farz-ı kifâyenin yerine gelmesi ve ümmetin sorumluluktan kurtulması için bir...