Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Kimin yılbaşı

Resmî yılbaşı her geldiğinde gecesinin kutlanmasının veya o geceye mahsus faaliyet ve eğlencelerden bir kısmına katılmanın İslâm’daki yeri (hükmü) tartışılır. Din hizmetlileri ve dindar...

30 Aralık 2018 | 1.990 okunma

Resmî yılbaşı her geldiğinde gecesinin kutlanmasının veya o geceye mahsus faaliyet ve eğlencelerden bir kısmına katılmanın İslâm’daki yeri (hükmü) tartışılır. Din hizmetlileri ve dindar Müslümanlar “bu geceye mahsus bir faaliyete katılmanın câiz olmadığını” söyler, Müslümanların böyle bir yılbaşı gecesi yokmuş gibi davranmalarını, normal hayatlarına devam etmelerini ister, bunu tavsiye ederler. Bir kısım modernist İslâm yorumcuları ile amelsiz veya İslâm’ın gerektirdiği hayat konusunda duyarsız Müslümanlar ise “dünyanın kutladığı ve eğlendiği bu geceye katılmakta ve eğlenmekte bir sakınca bulunmadığını” söylerler.

Son zamanlarda moda oldu, bir konunun İslâm’daki yeri sorulurken, araştırılırken mutlaka bir âyet veya hadîs de aranıyor. Böyle bir yaklaşımın bilgi eksikliğinden kaynaklandığı kesindir. Çünkü İslâmî hüküm ve değerlendirmenin kaynağı vahiy (âyet ve hadîsler) olmakla beraber, bunların sınırlı olduğu, bir mesele hakkında âyet ve hadîs yok ise (doğrudan, adını ve niteliklerini belirterek meseleyi hükme bağlayan bir nas yoksa) ictihada gidilir. Bu konuda uzman (âlim) olanların bildiği usûle uygun olarak yapılan ictihad ile ulaşılan sonuç, hüküm ve değerlendirme de dîne dâhildir, İslâmîdir, ictihad eden âlimi ve bilgileri yetersiz olduğu için âlimden sorma durumunda olan diğer Müslümanları bağlar. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında yılbaşı kutlamaları bulunmadığı için, doğrudan bu konuyu hükme bağlayan bir âyetin veya hadîsin bulunmaması tabiidir. Ama bizim dünyamızda önümüze çıkan bu konunun, çeşitli ictihad yöntemleriyle İslâm’daki yerini belirleyebilmek, hükmünü; yani haram, mekruh, mübah olup olmadığını ortaya koyabilmek için yararlanabileceğimiz birçok âyet, hadîs, kural ve ilke vardır.

Meselemizin hükmünü araştırmadan önce ne olduğunu açıklamak gerekir. Yılbaşı, tarih başlangıcı olarak Müslümanlara ait değildir, Hristiyanlara aittir. Aslında kış gün dönümünü kutlama âdeti çeşitli Asya ve Avrupa putperest (pagan) topluluklarında vardı. Tarihî kayıtlara uygun olmadığı halde Hz. İsa’nın doğduğu gün kilise tarafından 25 Aralık’a çekildi, eskiden beri yapılmakta olan kutlamaların Hristiyanlığa dâhil edilmesi hedeflendi. Ancak zaman içinde bu kutlamaya katılan diğer kiliseler aynı tarihte birleşmedi, farklı tarihleri benimsediler. Yılbaşında yapılan Noel Yortusu’na (Hristiyanlığa mahsusu bir âyine) adı karıştırılan Noel Baba (Aziz Nichola, Santa Claus) aslında; yani tarihî bir şahıs olarak bir Hristiyan azizidir (ermişi, velîsi). Zaman içinde bu azizin tarihi kimliği değiştirilmiş, kendisiyle ilgili birçok efsâne uydurulmuş ve ilk defa 17. asırda Almanya’da Noel Yortusu’na karıştırılmış, daha sonra bu uygulama Hristiyan dünyasına yayılmıştır.

Müslümanlar tarih başlangıcı olarak Hicret’i kullanırlar. T.C. Devleti Hristiyanlara ait bulunan bu tarih başlangıcını resmen benimsediği için bu yılbaşı, aynı zamanda “Türkiye’nin resmî yılbaşı”dır, millî ve dinî yılbaşı değildir.

Bu kısa tarih bilgisinden çıkan sonuç şudur:

a) 1 Ocak 2019 yıl önce Müslümanların veya Türklerin tarihinde, tarih başlangıcı olacak bir olay geçmemiştir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İmansız akıl uygarlığı 01 Eylül 2024 | 275 Okunma Batı’da yaşayan Müslüman 25 Ağustos 2024 | 443 Okunma Sosyal medya aynasından 18 Ağustos 2024 | 127 Okunma Güç dengesi şart 11 Ağustos 2024 | 117 Okunma Bu acılı günde 04 Ağustos 2024 | 233 Okunma