Islah’ta birinci sınıfta Türkçe öğretim yapılmakta; ikinci sınıftan itibaren gerek öğretimde, gerek medrese içi konuşmalarda Arapçakullanılmaktadır; ikili temaslarda bile Türkçe konuşanlar ilginç cezalarla Arapça öğrenmeye ve konuşmaya teşvik edilmektedir. Mesela Türkçe konuşan öğrencinin boynuna ma’tebe (ceza tahtası) asılmakta ve bu öğrenciler medresenin temizliğinde çalışmaktadırlar.
Islah’ın hedefleri içerisinde öğrencisine İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’ni bitirtmek, Çince, Japonca öğrenip kendilerine hakiki bir din arayan bu ülkelerde İslam’ı tebliğ görevini bihakkın yerine getirecek İslâm misyonerleri yetiştirmek de vardır.
Islah’ın ikinci yıl imtihanlarında, aralarında o zaman Tokat mebusu, daha sonra A’yan Meclisi azası ve nihayet Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi’nin, Antalya Sancağı meb’usu Elmalılı Küçük Hamdi’nin (Muhammed Hamdi Yazır) ve Mevlevi Dergâhı postnişîni Veled Çelebi ‘nin (İzbudak) de bulunduğu bir imtihan heyetinin huzurunda, öğrenciler özellikle Arapça dersinde büyük bir yetişkinlik seviyesi sergilerler. Bu başarıyı hayranlıkla izleyen Mustafa Sabri Efendi, oğlu İbrahim’i İstanbul’dan Konya’ya Islâh-ı Medâris’e öğrenci olarak gönderir.
Eğitim ve öğretimin 12 yıl olarak planlandığı Islâh-ı Medâris’de, bu süreyi tamamlamak kısmet olmaz ve bu başarılı müessese 1917 yılında kapatılır. Islâh-ı Medâris’in kapatılması sonucunu doğuran sebepleri şöyle sıralamak mümkündür:
a) Islâh-ı Medâris hareketinin ocağını teşkil eden ailenin önde gelen ferdi Zeynelâbidin Efendi’dir. Âbidin Efendi bir taraftan şeyh, bir taraftan müderris bir taraftan da ülke siyasi hayatında adı ön plâna çıkmış bir siyaset adamıdır. Siyasette bulunduğu saf da İttihat ve Terakki Partisi’nden bu partiye rakip olarak doğmuş olan Hürriyet ve İ’tilaf Partisi safıdır; İttihatçılar, siyasi rekabet yüzünden, Âbidin Efendi’ye karşı oldukları kadar, Islâh-ı Medâris’e de karşıdırlar.
b) Islâh’ın ders programında, dinî dersler yanında diğer modern derslere de yer verilmiş olması, bir takım klâsik medrese yanlılarının tepkisine yol açmış; bu tepki lslâh-ı Medâris’in kundaklanacağı tehditlerine kadar götürülmüştür. Aile fertleri, geceleri Medrese etrafında nöbet tutarak bu tehditleri göğüslemeye çalışmışlardır.