Ey Rasûl-i müctebâ vey mazhar-ı hubbu-cemâl
Vasl-ı uryandır şeb-i mi'râc kemâl ender kemâl
Da'vet-i ma'şuk verir âşıklara sonsuz sürur
Kurb-i “ev ednâ”da sensin âşinây-i zü'l-Celâl
Sen ezelden hubb-i zata mazhar oldun ey Şerîf
Kabil olmaz böyle bir hubbun visaliyçün zevâl
Ruh beden dünya ve ukbâ asla râci oldular
İşte mi'racın budur anlatmaya yetmez misâl
Bir bulunmaz devlet-i sermedsin ey Şâh-ı rusül
Böyle bir devlet yanında bir pul etmez mülk-ü mal
Ümmetin mahrûm-i mi'râc olmasınlar istedin
Sunduğun fırsat namazdır çok kılan duymaz melâl
Essalâtü vesselam ey Rahmeten li'l-âlemîn
Dahil olsunlar salâta cümleten ashâb-u âl
(II)
De “sübhânellezî esrâ” açılsın kalmasın esrâr
Dizilsin saf saf olsun enbaiyâ hem asfiyâ, ebrâr
Geçip mihraba kıldırsın namaz, Aksâ'da Peygamber
Saçılsın nur, donansın hep melekler gezdirip anber
Tekarrub eyliyor Hakk'a Habîb-i Kibriyâ:Mi'râc
Ona mahsus Burak, İsrâ, onundur tek bu eşsiz tâc
Bu vuslet keyfiyetsiz, kemmiyetsiz bir yakınlıktır
Bu rütbe halk içinde ey Halîl yalnız sana haktır
Eyâ Şâh-ı rusül mi'râc sana has bir tecellîdir
Namazdır müminin mi'racı, Cibrîl'e tedellîdir
Görüp cennette müminler Cemalullah'ı “Hak” derler