İbn-i Arabî diyor ki:
Bütün Müslümanlara Müslüman olmaları bakımından saygılı ol ve haklarına riayet et; nasıl İslam her bir Müslümanı, sırf Müslüman oldukları için eşit kıldıysa sen de öyle yap. Şu sultan, makam sahibi, zengin, büyük; şu ise küçük, yoksul, önemsiz deme. Bir Müslüman bir söz vermiş, kamu adına taahhütte bulunmuş ise onu küçük olsun büyük olsun önemsiz sayma. İslam’ı bir kişi gibi, Müslümanları da bu kişinin organları bil; gerçek de bundan ibarettir. Çünkü İslam ancak Müslümanlar ile var olur; tıpkı insanın ancak bütün organlarıyla, iç ve dış kuvveleriyle var olabileceği gibi.
Bu söylediklerime Peygamberimiz'in de riayet ettiğini şu hadisler göstermektedir:
“Müslümanların canları ve kanları birbirine eşittir, kamu adına ötekilere verilecek güvenceyi (zimmet akdini) sıradan bir mümin de verebilir ve bu herkesi bağlar. Müminler, ötekine karşı tek bir el gibidirler.”
“Müslümanlar bir adam gibidir ki, gözünden şikayet etse hepsi (bütün organları) şikayet eder, başından şikayet etse hepsi şikayet eder.”
Bu temsilin (benzetme tablosunun) yanında nasıl her bir organına onun yaratılış amacına göre uygun olan şekilde muamele ediyorsan her bir ferdi de kendi yerine ve durumuna koy, ona göre muamele et; gözünü, kılağını, ayağını ve elini her birinin kabiliyetine ve yaratılış amaçlarına göre kullan ve değerlendir.