İman, amel, takvâ, şuur ve cihad (İslam'ı yayma, koruma, eksiksiz yaşanmasını sağlama gayreti, cehdi, mücadelesi) bakımından müminler, Müslümanlar eşit değildir, bu sebeple mümin ve müslim kelimelerinin yanında “muttaki, mücahid, salih, mukarreb…” gibi nitelikler de kullanılmış ve farklılığın altı çizilmiştir.
Müslüman vardır belli derecede zayıf sayılacak bir imana, eksikli bir din hayatına sahiptir, asıl işi ve hedefi dünyayı imar etmek ve burada refah içinde yaşamaktır, İslam'ın ve ümmetin genel durumu, dertleri ve problemleri onu fazla ilgilendirmez…
Müslüman vardır hayatında şahsı ve ailesi için de vakit ayırır, onlara karşı vazifelerini yerine getirmeye çalışır, ama asıl hedefi insanlığa rahmet olan İslam'ı ve onu temsil eden ümmeti korumak, ümmetin dertleriyle dertlenmek, İslam'a ve ümmete yönelen tehlikeler karşısında duyarlı olmak, bunlara karşı elinden geldiğince mücadele etmek, gerektiği takdirde mal, can, yer yurt bağlarını bir yana itmektir…
Teorik olarak İslam (Müslüman olmak) kâmil manada İslam'dır, ama pratikte, uygulamada, müminlerin hayatında gerçekleşen İslam her Müslümanda eşit değildir; gücü ve imkânı bulunduğu takdirde kâmil manada İslam'ı yaşamak ve yaşatmayı amaç edinen Müslümanları ifade etmek için bir ikinci niteliğe ihtiyaç vardır; işte bu bana göre “İslamcı Müslüman”dır. Bu ifadeyi beğenmeyenler de bir başkasını bulmak durumundadırlar.