Melih Aşık önceki günkü köşe yazısında benim, mûsıkîye mutlak mânâda haram dediğimi yazmış. Helâller Haramlar isimli kitabımdan bu konuda ne yazdığımı aşağıda okuyunca bakalım özür dileyecek mi?
“Mûsıkî veya müzik (semâ’, ğınâ) kadın veya erkek tarafından ses ve âlet (çalgı) ile icrâ edilen malûm san’atın bütün şubelerine şâmildir. İslâmî hüküm bakımından bu şube ve şekiller arasında fark vardır. Ayrıca müziğin icrâ edildiği yer ve maksadın da hükme tesiri söz konusudur.
Müziğin hükmünü tayin eden delillere geçmeden önce fıkıh mezheplerinin telâkkisini özetleyelim:
1. Hanefî mezhebine göre mûsıkî icrâsı ve bunu dinlemek haramdır. Bu hüküm, değnek ve çubuğun bir yere âhenkli bir şekilde vurulmasını dahi içine almakta ve haram saymaktadır.
Hükmün bazı istisnâları vardır: Savaşta vurulan kös ile düğünlerde çalınan tef.
Müzik başkalarına dinletmek için değil de kendini dinlendirmek ve yalnızlığı defetmek için yapılırsa İmam Serahsî’ye göre caizdir; Merginânî’ye göre bu da haramdır.