Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Naqîb el-Attâs (2)

Attas hem çağdaş Batı düşüncesini hem de İslam tefekkür geleneğini derinlikli olarak tahlil etmiş, modern seküler dünya görüşünü ihatalı olarak tenkit etmiş ve İslam...

06 Haziran 2019 | 199 okunma

Attas hem çağdaş Batı düşüncesini hem de İslam tefekkür geleneğini derinlikli olarak tahlil etmiş, modern seküler dünya görüşünü ihatalı olarak tenkit etmiş ve İslam düşüncesinin yeniden inşasını hedeflemiştir.

Öğrencilerinden Prof. Dr. Wan Mohd Nor Wan’ın tavsifi ile “Attas sadece çok dikkatli kullandığı kelimelerle değil, aynı zamanda derin İslâm metafizik ilmini, tasavvufu hem İslâmî hem de modern bilimin birçok branşını kullanarak, çok geniş ve çeşitlilik gösteren kişisel ve âilevî tecrübelerini işin içine katarak eğitim verir. Doğruluğu hem konuşmalarıyla hem de hareketleriyle örneklendirir. Zihninden geçeni söyler ve bunları emin, kibar ve ârifâne bir biçimde uygular. Eğer bir hata yaparsa özür dilemek için hiç tereddüt etmez. Hz. Peygamber her zaman onun için örnek teşkil eder… Batı ve Doğu’nun birbirine ve beşerî medeniyete yaptığı büyük katkıları her zaman takdir etmiştir. Fakat aynı zamanda Batı ile Doğu arasındaki fark kadar bunların her birinin kendi içindeki özgün farklılıklarının da altını çizmiştir… Müslümanların da dahil olduğu birçok kişi ve özellikle gayrimüslim yazarlar hatta akademisyenler şeriatı tasavvuftan ayırmaya çalışır, ama Attas en yüce sûfîlerin çalışmalarını takip ederek, tasavvufu şeriatın ihsan makamında tatbik edilmesi olarak tanımlar. O şunu söyler: “Hakiki sûfîler İslâm’ın ilkelerini ve şeriatı her zaman muhâfaza ederler ama bunu, kendi ilim ve tecrübelerine dayanarak popüler veya sosyal sebeplerle değil, sadece Allah rızası için yaparlar.”

Gazalî gibi Attas’a göre de İslam eğitim sistemi çerçevesinde ideal anlamda bir eğitimin ilk hedefi bilgi ve değerlerle donanmış “iyi insanlar” yetiştirmektir. Bu gaye, İslam’ın diğer sistem ve yapılardan farklı olarak benimsediği ve ona orijinallik kazandıran bir özelliktir. Bu eğitim insani manada derinleşen ve kendi derinliğinde bulunan cevherin de farkında olan insanı yetiştirir. “Bu hedef, insanı dünyanın şu ya da bu bölgesinde bir vatandaş olması itibariyle değil, insan olmasından dolayı” ele alır.

Attas bilginin kaynakları olarak, gözlem, akıl ve akıl yürütme, sahih rivayet (vahiy), sezgi ve ilhamı zikreder. Modern bilim ve felsefenin indirgemeci yaklaşımlarına karşılık, bu bilgi türleri arasında bir hiyerarşi ilişkisi vardır. Vahiy nihai bilgi kaynağını ifade ederken, his, eşya hakkındaki en asgari ve sınırlı bilme biçimidir.

Bilgi-teorik açıdan İslamlaşma, insan aklının şüpheden (şekk), sanıdan (zan) ve boş münakaşadan (mira’) kurtarılıp, ruha, düşünceye ve maddeye ait gerçekler konusunda hakikatin (hakk) kesin bilgisine ulaşmaktır. Bu işlev ilkin bilimsel bilgiye dayanır, ancak nihai planda, mutlaka, daha yüksek bir bilgi türü olan marifette temellenir ve bu bilginin öncülüğüne girer. Bu yüksek seviyedeki bilgi türü, farzı ayn’ı kapsarken, bilimsel bilgi farzı kifayeyi içerir. Ferd açısından, hayati anlamda İslamlaşma, Peygamber’i hem erkek hem de kadın için örnek bir rehber olarak kabul etmek ve buna inanmaktır. Toplum açısından sosyal ve tarihsel anlamda İslamlaşma, Peygamber zamanında gerçekleşen ahlaki mükemmelliğe ulaşmak için ve bunu başarmak için çaba göstermektir.

Farzı ayn (her Müslümana farz olan) dini bilimler:

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İmansız akıl uygarlığı 01 Eylül 2024 | 275 Okunma Batı’da yaşayan Müslüman 25 Ağustos 2024 | 444 Okunma Sosyal medya aynasından 18 Ağustos 2024 | 127 Okunma Güç dengesi şart 11 Ağustos 2024 | 117 Okunma Bu acılı günde 04 Ağustos 2024 | 233 Okunma