Allah Teâlâ Kitabında, Peygamberine hitaben “Ölülere ses ve sözünü duyuramayacağını” açık ve kesin olarak ifade ediyor (Fâtır,22/ en-Neml, 80/ er-Rûm: 52).
Müfessirler bu âyetlerdeki ifadenin mecazi olduğunu, burada geçen “ölülerden” kâfirlerin kastedildiğini, inkarcılar akıl ve bedenlerini Allah’ın emir ve rızasına uygun olarak kullanmadıkları için ölü sayıldıklarını, Peygamberimiz nasıl ölülere sesini duyuramazsa aynı şekilde kâfirlere de duyuramayacağını söylüyorlar. Yani ifade mecazi de olsa sonuç “Peygamberimizin ölülere ses ve sözünü duyuramayacağı” gerçeğinin ifadesi oluyor.
Allah murad ederse peygamberlerini canlı cansız varlıklarla konuşturur, ama bu onların tabii bir hal ve yetkileri değildir, mucizedir, istisnâî bir durumdur.
Genel olarak bırakın diğer insanları Peygamberimizin bile ölülere ses ve sözünü duyuramayacağını üç önemli müfessirden nakledeceğim:
Fahreddin Râzî, Fâtır suresi 22. âyetin tefsirinde:
Kâfirler Allah’ın Peygamberine gönderdiği vahyini duyma bakımından ölülerden daha aşağı durumdadırlar. Allah ölülere duyurur, Peygamber duyuramaz. Allah bu âyette Peygamberini teselli ediyor, “Dilerse taşa bile kendini dinletebileceğini, bu kudreti ile ölülere de dinlettiğini, ama Peygamberinin kabirdekilere duyuramayacağını, onlardan sorumlu da olmadığını” bildiriyor.