Ülkemizde sağda ve solda, İslamî kesimde ve ötekilerde birçok
grup (parti, mezhep, tarikat, cemaat ve stk'lar) var, bunları yok
etmek de mümkün değildir. Başarabilirsek yapacağımız şey dinde
ortaklıkları daha fazla olanlar arasında bu ortak alanda birlik ve
dayanışma, dinde ve ideolojide birbirine uzak olanlar arasında ise
beraberlik ilişkisi kurmaktır.
Örnekle maksadıma açıklık getireyim:
Asr-ı Saâdet'ten beri Müslümanların gayr-i Müslim ortakları,
komşuları, arkadaşları da oldu, Müslümanlar arasında kardeşçe
birlik vardı, Müslümanlarla ötekiler arasında ise aynı ülkenin
vatandaşları ve komşuluk gibi sebeplerle adalet ve iyilik
dairesinde ilişkiler oldu; işte ben bu ilişkiye “beraberlik”
diyorum. Bu ilişkinin meşru olduğunu yüce kitabımızdan
öğreniyoruz:
“Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan
çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli
davranmanızı yasaklamaz. Allah adaletli olanları elbette sever.
/Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan
çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı
yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte bunlar kendilerine yazık
etmişlerdir” (Mümtehine:8-9).
Bundan beş altı yıl öncesine kadar bazı kusurları ve tenkit
edilecek tarafları olsa da iyi niyetli ve faydalı olduklarına pek
çoğumuzu inandıran Gülencilerin bir kusurları da dinde ve
ideolojide bizden olmayanlarla sıkı ilişkiler ve diyaloglar
kurdukları halde bizden olanlara en azından soğuk davranmaları idi.
Bunlar hakkında iyi zan beslemeyen bazı