Oruç ibadeti anlatılırken Allah-kul ilişkisini çok canlı ve
sıcak bir üslûpla ele alan âyete (2/186) yer verilmesinin bize göre
birden fazla sebebi vardır:
a) Bir önceki âyetin sonlarında Allah'ın eşsiz ve benzersiz
büyüklüğü, ululuğu hatırlatılıp kulların da bunu dile getirmeleri
istenmiştir. Tekbir (Allahu Ekber cümlesi ve bunun manası) akla şu
soruyu getirmektedir: Bu kadar büyük bu kadar yüce bir varlıkla
küçük, âciz, başı ve sonu belli, fâni, varlığına kendisi hâkim
bulunmayan bir insancığın nasıl bir ilişkisi olabilir? Onun
kulluğu, şükrü ve duası bu büyüklüğe nasıl ulaşır?
Âyet, o keyfiyetsiz ve akıl almaz büyüklüğün sahibi bulunan Rabbin
kullarına yakın olduğunu, her an ve her yerde hazır ve nâzır
bulunduğunu, fizik ve matematik ötesi büyüklüğün mesafe olarak
uzaklığı gerektirmediğini ifade ederek kullara, şuurlu ve canlı bir
ibadetin yollarını açmaktadır. Bu yakınlık başka âyetlerde “Biz ona
(ölüm halindeki insana) sizden daha yakınız” (Vâkıa 56/85), “Biz
ona (insana) şah damarından daha yakınız” (Kaf 50/16), “Allah kişi
ile kalbinin arasına girer” (Enfâl 8/24) şekillerinde de ifade
edilmiştir.