Dünkü yazımda Avrupa, ABD ve Avustralya'nın mezaliminden (işgal,
işkence, baskı, katliam, asimilasyon…) bahsetmiştim. Bu mezalimde
en büyük pay sahibinin İngilizler olduğunu da hatırlatmak
isterim.
Bunlar bir de utanmadan bize dönüp “soykırımı tanımamızı” söylüyor,
bu konuda yetkisiz kararlar alıyor, bizi ayıplamaya
kalkışıyorlar.
Peşinen kaydedeyim ki, dini, rengi, soyu sopu ne olursa olsun bir
masumun haksız yere burnunun kanatılmasına bile razı olmayız;
dinimiz ve onunla oluşmuş milli ahlakımız buna asla izin
vermez.
Sırayı bozan birini hafifçe yerine ittiği için kendisinden kısas
(misilleme) talep eden o kişiye aynı yerini açarak “gel, sen de
itekle” diyen bir Peygamber'in (s.a.) ümmetiyiz.
Bizden olanların bir kısmı doğru yoldan saparak haksız yere bir
adamı yaralasa, öldürse, bir grubun hayatına kıysa bunu ümmet asla
kabullenmez, tepki gösterir ve engeller.
Ermeni soykırımı meselesine daha sonra geleceğim. Ondan önce şu
Ruslar ve Çinlilerin mezalimini hatırlatmak istiyorum. Bunları
bütün dünya bilirken, halen de dünyanın çeşitli bölgelerinde Çin,
Rusya, ABD ve Avrupa'nın plan ve destekleriyle yüzbinlerce masumun
kanı akarken, milyonlarca insan yerlerinden yurtlarından ayrılıp
gurbet ellerde perişan olurken bu utanmazların pişkinliği insanın
kanını donduruyor!