Kıvançta, ikbal günlerinde, tehlikesiz menfaat fırsatlarında
herkes dost , sadık, fedâkâr görünür; tasada, tehlikede, menfaat
kesildiğinde, idbar günlerinde ise bunların sahtesi sahihinden
ayrılır.
Devletlûlerin etrafından ayrılmayanlar, devamlı “evet efendim,
hikmet buyurdunuz efendim, doğrusu sizin dediğiniz ve yaptığınızdır
efendim” diyenlerden şüphe etmek gerekir. İtibarını kaybetme,
yakınlıktan uzaklaştırılma, makam ve meşru menfaatinden mahrum olma
pahasına doğru bildiğini, amirin hoşuna gitmese de münasip bir dil
ile söyleyenleri ise dost bilmekte ve yakında tutmakta büyük
faydalar vardır.
Yine tatlı günlerde bolca fedakârlık, ferağat, canını ve malını
uğrunda feda etme gibi sözler çok söylenir de bunların hayata
geçirilme zamanı geldiğinde söyleyenlerin yüzde kaçı sözünde durur,
vaadlerini unutmaz ve kendi derdine düşmez! İşte bu ihtimalin de
gözden uzak tutulmaması gerekiyor.
Müslümanların hayatında en fazla sayılan ve sevilen Peygamberi
Efendimiz (s.a.) olmuştur. Ama ona olan sevgi ve saygısından
şüphemiz olmayan sahâbenin tamamı sadakat ve fedâkârlıkta aynı
derecede olamamışlardır. Mesela Uhud cenginde düşmanın geçici
zaferi esnasında Peygamberimiz'in yanında ve yakınında bir avuç
insan kalmış, canları pahasına onu korumuş, bazıları sayısız
yaralar almış, Hz. Talha ise O'nun mübarek başına inmekte olan bir
kılıcı çıplak eli ile tutarak yaralanmış ve sakat kalmıştır.