Faziletli Başbakanımız gece gündüz demeden, adeta sağlığına
kastederek ülkeyi dolaşıyor, halkı ile kaynaşıyor, yalana dolana,
hayale yer vermeksizin AK Parti iktidarının yaptıklarını ve
yapacaklarını anlatıyor, bu meyanda eğer halkımız yeterli imkan ve
iktidar verirse yeni bir anayasa yapacaklarını, başkanlık
sisteminin de düşünülebileceğini, hatta mevcut şartlarda tercih
edilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Bir muhalefet konuşmacısı bunu diline dolamış ikide bir şunu
söylüyor: “Bu Başbakan ne dediğini bilmiyor, bindiği dalı kesiyor,
başkanlık olursa başbakanlık olmaz, şu halde kendisinin olmayacağı
bir sistemi savunarak çelişkiye düşüyor…”
Bu değerlendirme üzerinde düşününce karşımıza temel dertlerimizden,
eksiklerimizden biri çıkıyor: Bizi millet ve ümmet yapan
değerlerimiz erozyona uğramış, okumuş yazmışlarımızın pek çoğu bize
yabancı değerleri benimsemiş ve yabancılaşmışlar. Farklı söylemler
ve uygulamalar da bu temel değişimden kaynaklanıyor.
Öyle ya, saiki Allah rızası olmayan, ahirete inanmayan, hayatı bu
dünyadakinden ibaret bilen, bu sebeple sınırlı dünya hayatında
sınırsız haz ve menfaat peşinde koşan, menfaat kendine yönelik
değilse onu ancak istismar için dile getiren ve “başkası cehennem”
diyen… ahlaki değerleri bu çerçevede oluşmuş bulunan kimselerin,
“ülke ve millet menfaatine kendi menfaatini ve makamını feda
edenlerini” anlamaları mümkün değildir.